18 Eylül 2012 Salı

4 milyona yakın gencimiz üniversitelerde

Üniversitelerde okuyan öğrenci sayısının bugün 3 milyon 800 bin civarında olduğunu hatırlatan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 2002 yılında 1 milyon 234 bin üniversite öğrencisi olduğunu belirtti. 


Bozdağ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı'nda, Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu Toplantısı'nın ardından, ''Türkiye Bursları''na ilişkin basın toplantısı düzenledi. 

Türkiye'nin uluslararası öğrenci hareketliliğinin cazibe noktası olmaya devam ettiğini ifade ederek, son yıllarda Türkiye'de okumak isteyen öğrenci sayısının önemli oranda arttığına işaret etti. 

Üniversitelerde okuyan öğrenci sayısının bugün 3 milyon 800 bin civarında olduğunu hatırlatan Bozdağ, 2002 yılında 1 milyon 234 bin üniversite öğrencisi olduğunu belirtti. 

Türkiye'de yüksek öğretim kurumlarında farklı seviyelerde hali hazırda öğrenim gören 127 ülkeden yaklaşık 31 bin 933 öğrenci bulunduğuna dikkati çeken Bozdağ, ''2012-2013 yılındaki kayıtlarla bu rakamın 40 bini geçeceğini tahmin ediyoruz. Türkiye'nin de diğer ülkeler gibi yüksek öğrenimde uluslararası öğrencilerin tercih ettiği eğitim öğretim üssü olmasını hedefliyoruz'' dedi. 

Türkiye'den eğitim almak için yurt dışına giden 66 bin kişinin bulunduğunu ifade eden Bozdağ, bu dengenin birkaç yıl içinde Türkiye lehine değişeceğini umut ettiklerini anlattı. 

Bozdağ, ''1980'de bütün dünyada 1 milyon öğrenci kendi ülkesi dışında başka bir ülkede eğitim almaktayken 2010 yılı rakamlarına göre 3,7 milyon öğrencinin yurt dışında eğitim aldığını görüyoruz. 2020 yılında bunun 7 milyona çıkması öngörülmektedir'' dedi. 

ABD'nin 660 bin 581, İngiltere'nin 368 bin 968, Avustralya'nın 257 bin 637, Almanya'nın 197 bin 895 ve Rusya'nın 136 bin 791 uluslararası öğrenciye ev sahipliği yaptığını ifade eden Bozdağ, eğitim sektöründen İngiltere'nin yıllık 13 milyar dolar gelir elde ettiğini, Avustralya'nın eğitim ihracatından elde ettiği gelirin 19 milyar dolar olduğunu dile getirdi. 

Eğitim hizmetlerini, ihracat sektör kalemleri içerisine dahil ederek teşvik kapsamına aldıklarını anımsatan Bozdağ, üniversitelerin yurt dışından daha fazla öğrenci alabilmesi için önemli çalışmalar başlattıklarını anlattı. 

Bozdağ, ''2011 yılında Türkiye üniversitelerinde burslu okumak üzere müracaat eden öğrenci sayısı 9 bin civarında iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ülkemizde burslu okumak üzere müracaat eden öğrenci sayısı 45 bin civarındadır. 2011 ile 2012'deki değişime baktığınızda yaklaşık 5 kat talepte artış söz konusudur'' diye konuştu. 

Bozdağ, 3 bin 916 kişinin bu eğitim öğretim yılında Türkiye Bursu'yla Türkiye'de okumaya hak kazandığını kaydetti. 
     
İslamafobianın insanlık suçu sayılması 
     

Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İslamafobianın insanlık suçu sayılmasına yönelik girişimlerin olacağını söylediğinin hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin bu konularla alakalı duyarlılığını her yerde dile getirdiğini söyledi. 

Bozdağ, şöyle devam etti: 

''Avrupa'da, başka ülkelerde İslamafobianın, ırkçılığın, ayrımcılığın ve her tür aşırıcılığın önlenmesi için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesine şiddetle ihtiyaç vardır. Burada bütün dünyanın birlikte hareket etmesi ve birlikte tavır geliştirmesinde fayda olduğunu görüyoruz. İslamafobianın ve bir takım aşırıkların suç olarak düzenlenmesi, hukuk düzeni içerisinde bunların karşılık bulmasında da fayda vardır. Sayın Başbakanımızın da bu yönde bir açıklaması olmuştur. Bu açıklama çerçevesinde çalışmalarımızı yürüteceğiz ve atılması gereken adımlar neyse bunları atacağız.'' 

Suç düzenlemesiyle ilgili anayasal engel olduğunu düşünmediğini belirten Bozdağ, ceza mevzuatında bir çalışma yapılabileceğini söyledi. Şu anda sürecin yeni başladığına işaret eden Bozdağ, henüz netleşmiş bir husus olmadığını, sadece netleşmiş bir karar olduğunu ifade etti. 
     

''Filme bakıldığında provokasyon olduğu çok açık'' 
     

Bozdağ, ''Türkiye'de benzer gösterilerin olmamasını neye bağlıyorsunuz-'' sorusunu yanıtlarken, Türkiye'nin provokasyonları çok yakından bilen ve tanıyan bir ülke olduğunu söyledi. 

Libya'daki olayların nedeni olan filme, filmi çekenlere, filmin servis edilen zamanı ve şekline bakıldığında her şeyin provokasyon olduğunun çok açık görüldüğünü anlatan Bozdağ, herkesin provokasyonlara karşı uyanık olması gerektiğini ifade etti. 

Bozdağ, şunları kaydetti: 

''Türkiye'nin geçmişinde pek çok hadise var. Bunlarla ilgili de ülkemiz büyük bedeller ödemiştir. Toplumda önemli bir bilinçlenme var. Toplumumuz bu konular karşısında gayet hassas ve duyarlı. Bugüne kadar milletimiz provokasyonlara da izin vermemiştir, bundan sonra vermeyecektir. Ayrıca, siyasal iktidar olarak hükümetimiz de bu noktada duyarlı politikalar ortaya koymaktadır. Her türlü aşırılığın karşısında, yanlışın karşısında aklın ve vicdanın sesi olan politikalar ortaya koyuyoruz.'' 

Bekir Bozdağ, bir gazetecinin, ''Sayın Davutoğlu'nun 'Ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi' şeklindeki demecini nasıl yorumluyorsunuz?'' sorusu üzerine, Davutoğlu'nun açıklamasını okumadığını belirterek, Davutoğlu'nun ırkçılığı kastettiğini düşündüğünü söyledi. 

Irkçılığın bütün toplumlar için büyük bir tehdit olduğunu ifade eden Bozdağ, bölgesel, dinsel ve etnik milliyetçiliği, yani ırkçılığı reddeden bir siyaset anlayışı ile AK Parti'yi kurduklarını dile getirdi. 

''İmam hatip mezunlarının da harp okullarına girebilmesi yönünde bir yasal hazırlık var mı?'' sorusuna, ''Medya'da okudum, ama o konuyla alakalı bilgi sahibi değilim'' cevabını verdi. 
     

TÜSİAD Başkanı Boyner'in sözleri 
     

Bozdağ, ''TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Uludere ve Afyon'daki olaylara ilişkin bilgilendirilmek istediklerini söyledi. Başbakan Erdoğan'ın bunun üzerine yaptığı açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusunu yanıtlarken, Türkiye'de siyaset ve ülke yönetimi konusunda herkesin konuştuğunu söyledi. 

Zaman zaman sivil toplum örgütlerine siyaset ve ideolojik bakışın hakim olduğunu belirten Bozdağ, şöyle konuştu: 

''Bakıyorsunuz, uzunca bir zaman ekonomiyle ilgili konuşma neredeyse yok denecek kadar az. Konuşmaya bakıyorsunuz, gündelik siyasete ilişkin konuşmalar yapılıyor. Gündelik politikalara ilişkin değerlendirmeler yapılıyor. AK Parti hükümetinin ekonomik politikaları da var. 10 senedir Türkiye'de uygulanan başarılı bir ekonomik model var. Bunun Türkiye'de iş adamlarımıza, insanımıza kazandırdığı büyük başarılar var. 

Bu başarılara ilişkin veya eksiklikler varsa bunlara ilişkin konuşsalar daha tutarlı olurlar diye düşünüyorum. Ama zaman zaman baktığımızda bazen şaşırıyorum. Acaba CHP Genel Başkanı mı konuşuyor yoksa bir sivil toplum örgütünün başkanı mı konuşuyor? İnsan şaşırıyor. Onun için herkes kendi işini, kendi vazifesini yaparsa faydalı olur. Siyaseti siyasetçiler yapsın, STK'lar da siyaset yapacak mutlaka, siyaseti etkilemek için uğraşacak ama siyaset yapmak isteyenlerin siyasetin içine tam girmesinde de fayda var. Hariçten gazel okumak yerine, işin içinde olmalarında fayda olur diye düşünüyorum.''


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder