19 Şubat 2011 Cumartesi

Koç Grubu'na keleği Murat atmış

FİBA Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin, Gima'nın satışında aktif görev alanın kendisi olduğunu söyledi


Eylem Türk'ün röportajı
Birini düşünün, lisedeyken bir bankanın veznesinde para sayarak çalışan... Bu nedenle akşamları evine elleri kapkara giden... Aynı kişiyi düşünün, gün bitiminde saydığı paraları bankanın zırhlı aracına binerek Merkez Bankası’na götüren...

Düşündünüz değil mi?

Düşünemediğiniz ise bu kişinin dünyanın en zengin işadamları arasında yer alan Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin’in oğlu Murat Özyeğin olduğu...

Özyeğin henüz 35 yaşında. Türkiye’nin en büyük holdinglerinden Fiba Holding’in ‘veliahtı ve geleceği’ olarak nitelendiriliyor. İş hayatına babasının isteğiyle Finansbank şubelerinde çalışarak başlamış. Mütevazı bir mizaca sahip. Öyle ki, veznede çalışırken, yönetim kurulu başkanı olan babasının ofis katına bir kez bile çıkmamış. İşe hep babasından ayrı gelmeye özen göstermiş...

Üniversiteden sonra yatırım bankası Bear Stearns’te çalışan Özyeğin burada ‘hiçbir torpili olmaksızın’ kariyer savaşı vermiş. Hatta şirketteki birim başkanı tarafından ‘hesap makinesini yanına almayı unuttuğu’ gerekçesiyle otomobilden bile indirilmiş.

Ama yılmamış. Çok çalışarak Bear Stearns‘teki başarısını kanıtlayan Özyeğin, Türkiye’ye döndüğünde ise Finansbank ve Gima’nın satışı gibi Fiba Holding için önemli dönemeçlerde aktif rol almış. İş dünyasında son dönemde öne çıkan isimlerden Murat Özyeğin ile geçmişini ve gelecek planlarını konuştuk.

İş hayatınıza veznede başlamanızın sebebi nedir?

Babam vezneye ‘bankanın ağzı’ derdi ve müşteriye dokunma noktasında olmamı istemişti. Lisedeyken veznede para saymaya başladım. Ellerim kapkara olmuş şekilde eve dönerdim. Müşteri talebini yakından gördüğünüz bir noktadır orası. Merkez Bankası’na zırhlı araçla para götürdüğüm de oldu. Sadece vezne çalışanları değil güvenlik görevlileri de bizim için önemlidir.

Güvenlikte de çalıştınız mı?

Hayır. Ama güvenlik görevlilerinin önemini şöyle anlatayım: Babam bir sohbet sırasında Eski Citibank Yönetim Kurulu Başkanı Sandy Weill’e “Bankanızın güvenlik görevlileri ne iş yapar? Bu birim masraf merkezi mi yoksa gelir merkezi mi?” diye sormuş. Aldığı yanıt ise “Masraf merkezi” olmuş. Babam ise “Bizde gelir merkezi. Vukuat olur mu diye duracaklarına ben onlara kredi kartı formu doldurtuyorum. En çok kart satan görevlilere prim veriyorum ve onları ofisimde yemeğe davet ediyorum” demiş. Çünkü vezne çalışanları gibi güvenlik görevlileri de müşteriyle birebir temas eden kişilerdir.

Yaşlılık hayali yok, bu yılki hedefi safari

1976 yılında doğdu. Koç Lisesi’nden ve Carnegie Mellon Üniversitesi Endüstri Yönetimi ve Ekonomi Bölümleri’nden mezun olduktan sonra yatırım bankası Bear Stearns’te görev aldı. Sonrasında 2003 yılında Harvard Üniversitesi MBA programını tamamladı ve Fiba Grubuna katıldı. Fiba Grubu’nda Strateji ve İş Geliştirme Bölüm Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği’ni sürdürüyor. Özyeğin aynı zamanda Özyeğin Üniversitesi’nde Mütevelli Heyeti Üyesi.

Safariye çıkacak

Henüz 35 yaşında olan Murat Özyeğin ikisi kız, üç çocuk sahibi. Kayak yapmayı ve çağdaş resim sanatıyla ilgilenmeyi seviyor. Spordan da uzak değil. Her gün düzenli egzersiz yapıyor.
En büyük hobisi ise seyahat etmek. İlginç coğrafyaları görmeyi seven Özyeğin, “Bu yıl çocuklarla Afrika’da safari yapmak istiyoruz” diyor. Özyeğin’e ‘yaşlılık hayali’ni sorduğumda ise, “Öyle bir hayalim yok” diyor.

Birim başkanı otomobilden indirmiş

Grupta başka hangi alanlarda görev aldınız?

Üniversite yıllarımda grubun birçok alanında çalıştım. Üniversite üçüncü sınıfta ise New York’ta Bear Stearns’te gelişmekte olan ülkelerde yatırım bankacılığı bölümünde üç aylık bir staj imkânı buldum. Ardından 3.5 yıl aynı şirkette tam zamanlı işe başladım. Bu benim için çok önemliydi.

Bear Stearns neden bu kadar önemliydi?

Çünkü şirketle grubumuzun bir bağlantısı yoktu. Öyle ki, New Jersey’de bir müşteri ziyaretine giderken hesap makinesini yanıma almayı unuttuğum için birim başkanım beni otomobilden indirmişti. Bu nedenle şirketteki tecrübem çok değerliydi. Çünkü bizim grupta çalışırken istediğiniz kadar mütevazı olun kimse sizi otomobilden indirmiyor. Oysa veznede çalışırken bir kere bile babamın çalıştığı kata çıkmadım. Hatta her gün işe ondan ayrı geldim. Bu tip şeylere çok özen gösterdim. Bear Stearns’te bir kariyer savaşı verdim. Ayrıca ‘şirket alımı, yeni sektörler’ gibi konularda bana büyük bir tecrübe oldu.

Ya İstanbul’a dönme kararı...

2001 Ocak’ta babam ‘27 yıldır bankacıyım böyle kriz görmedim. Bu tecrübeyi yaşaman lazım’ diyerek dönmemi istedi. 2001 Şubat’ta döndüm ve devalüasyon yaşandı. Finansbank’ta aktif görev aldım. Altı ay için gelmiştim. Çünkü Harvard’da eğitim alacaktım. Bu süre sonunda ABD’ye döndüm. Ama bu stresli günlerde babamı yalnız bırakmışım gibi hissettim. Aklım Türkiye’de kalmıştı. Çünkü zor bir dönemdi. Neyse ki ülke ekonomisi iyileşti ve eğitimimi tamamlayarak tekrar döndüm.

‘Millenium Bank’ın ismini değiştirip hızlı büyüyeceğiz’

ABD’den dönüşünüzde grupta hangi görevi aldınız?

Dönüşümde yine Finansbank’ta görev aldım. Ayrıca giyim perakendesi markamız Marks&Spencer’da da mesai harcadım. M1 Alışveriş Merkezleri’ni grubumuza kattık.

Gima’nın satışında aktif görev aldım. Maalesef bu satışta Hüsnü Bey ön plana çıktı. Aslında daha ziyade ben bu işin içindeydim. Finansbank‘ın satışında da aktif görev aldım.

Millenium Bank ile ilgili planlarınız neler?

Millenium Bank’ın adını değiştirip Türkiye’de hızlı büyümeyi planlıyoruz. 2006’da Finansbank Türkiye’yi sattıktan sonra yurtdışında Credit Europe çatısı altındaki bankalarımızı koruduk. Yani bunların bilançosu Finansbank’ın satışı sırasında 2 milyar euro’ydu. Şimdi 11 milyar euro’ya çıktı.

Finansbank’ın satışından sonra hangi sektörlere yöneldiniz?

Finansbank satışı ertesi diğer iş kollarındaki yatırımlarımız hızlandı. Limancılık alanında Türkiye’nin en büyük limanı Kumport’u aldık. Enerji işinde de ilerliyoruz. Rüzgâr enerjisinde 87.5 megawatt’lık kurulu gücümüz var. Ayrıca 1000 megawatt’lık başvurumuz var. Girişim Varlık Yönetimi adlı şirketimiz ise önemli bir büyüklüğe ulaştı. Yüzde 50’nin üzerinde pazar payına sahip oldu. Yani liman, varlık yönetimi ve enerji yeni alanlarımız oldu. Giyim perakendesinde marka yelpazemize GAP’ı ekledik. Giyim markalarımızı Rusya ve Ukrayna’ya götürdük. Alışveriş Merkezi (AVM) tecrübemizi Moldova’ya taşıdık. Ayrıca Romanya’da iki AVM’miz var.

‘Çin’deki AVM sayısını artırıp üçe çıkaracağız’

Çin’deki alışveriş merkeziniz hangi aşamada?

Star Mall Shenyang Plaza’nın kaba inşaatı bitti. 320 bin metrekare kapalı, 130 bin metrekare de kiralanabilir alanı var. Shenyang şehrinde bulunuyor. 11 milyon kişinin yaşadığı bir şehir burası. Hızlı bir gelişme içinde. Şu ana kadar Silk&Cashmere ile anlaşma yaptık. Birçok Türk markasıyla da görüşmelerimiz sürüyor. Yabancı markalardan Zara Grubu yedi markasıyla geliyor. Ayrıca H&M ve Sephora’da olacak. Bu ülkedeki AVM yatırımlarımızı iki şehirde daha devam ettirmeyi planlıyoruz.

‘Liman yatırımında ciddi arayışımız var’

Grubun yeni yatırım rotasında neler var?

Swissotel’in üst hakkı bizdeydi. Belediyeye 421 milyon TL ödeme yaptık ve arsasını da aldık. Liman konusunda da her bölgede ciddi arayışlarımız var. Yurtdışında Karadeniz’de bir bölgeyle ilgileniyoruz. Enerjide de rüzgârdan farklı olarak enerji üretimi konusunda arayışlarımız var. Kömür olabilir, doğalgaz olabilir. Giyim perakendesinde yeni iki markayla görüşüyoruz ama bir tanesiyle ilerleyeceğiz. Çünkü odaklı gitmek istiyoruz.
http://www.patronlardunyasi.com/haber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder