20 Şubat 2011 Pazar

Ressamım, lüks içinde yaşıyorum

2010'da tahmini 3 milyon $'lık resim satan Ahmet Güneştekin artık Türk ressamlarının da yapıtlarıyla astronomik gelirler kazandığının ispatı. Sanat galerisine 5 milyon $ yatıran sanatçı cipe binip sık sık yurtdışında tatil yapacak kadar lüks yaşıyor


"Range Rover cip kullanıyorum, ayda iki kez yurtdışına seyahate çıkıyorum, marka giyiniyorum, yanımda 20 kişi çalıştırıyorum. Müzayedelere girip binlerce dolara resimler satın alıyorum. Çalmadım ki, günde 18 saat çalışıyorum. Alnımın teriyle para kazanıyor, vergimi ödüyorum. Bırakın ne giyeceğime, ne yiyeceğime ben karar vereyim." Sanmayın ki bu sözler bir işadamının. Konuşan bir ressam... Ahmet Güneştekin. Batman doğumlu. Otodidaktik yani halk içinde 'alaylı' dediklerinden. Türkiye'de çağdaş resmin ne denli para ettiğinin ve ressamların artık eserlerini satarak lüks hayat yaşayabildiğinin bir ispatı Güneştekin. Röportaj için Şişhane'deki dört katlı sanat galerisinde buluşunca anlatmaya başladı: "Yan binayı da aldım. Çok yakında bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip olacağım. Sergi salonları, atölyeler dışında etkinlikler için de bir kapalı teras yaptırmayı planlıyorum." "Toplam ne kadar harcadınız?" diye soruyorum, 5 milyon dolara malolacağını söylüyor gururla.

RESSAMLAR JETLERLE GEZİYOR
Uzun sözün kısası, anne, babaların çocuklarına "Sakın olma!" nasihatı verdiği, futbolculuk, sinema oyunculuğu ve müzisyenlik gibi meslekler arasında sayılan ressamlığın da imajını değiştiren isimlerden biri Ahmet Güneştekin... Nasıl olmasın ki; birkaç rakam vereyim: Geçen yıl yaklaşık 3 milyon dolara yakın satış yaptı. Sadece kasım ayında düzenlenen İstanbul Contemporary İstanbul'da Çağ Tufanı isimli tablosu 1.5 milyon dolara alcı buldu. Art Price'ın 2009-2010 döneminde dünya çağdaş sanatının en pahalı 500 ismi listesinde 287'nci sırada yer aldı. Şimdilerde 150'nci sıraya kadar tırmandığı tahmin ediliyor. Güneştekin'le konuşurken anlıyorsunuz ki son derece açık sözlü. İyi sanatçının iyi kazanıp, iyi yaşaması konusunda hiç esirgemiyor lafını. Öyle 'fakir edebiyatından' prim yapma isteği yok. Diyor ki: "Fikret Mualla sürünmüş. Bir şişe şarap için resim yapıyormuş. Bugün Burhan Doğançay genç olsaydı, birçok sanayiciden daha fazla kazanabilirdi. Artık ressamlar özel uçak satın alıyor. Bakın, Kolombiyalı ressam Fernando Botero Türkiye'ye iki özel jetle geldi. Eskiden işadamları 'aman oğlum ressam olmasın' derlerdi. Şimdi değişti... Eskiden 'Tarkan, Cem Yılmaz şu kadar kazanıyor' denirdi... Bugün ressamlar için de aynı şeyler söylenebiliyor..."

REKORU KIRDIM!
Geçen yıl İstanbul Contemporary İstanbul'da "Güneşe Açılan Kapılar" adlı bir resmini satışa koydu Ahmet Güneştekin. Tam 2.5 milyon dolarlık fiyatla. Bu fiyat 2009'da 2.2 milyon lirayla satılan en pahalı Türk çağdaş resmi Mavi Senfoni'den daha yüksek bir bedel. Güneşe Açılan Kapılar gösterişi ve güzelliği kadar etiketiyle de büyük sükse yaptı. Ancak Güneştekin bir anda eserini satıştan çekti. "Ne oldu, niye çektiniz?" diye sordum Güneştekin'e... Diyor ki, "Fuarda resme alıcı çıktı. Hatta şu anda bile veren var. Yani bir anlamda Güneşe Açılan Kapılar, Mavi Senfoni'nin rekorunu kırdı. Ama alanlar evlerine götürmek istiyor. Oysa benim şartım mutlaka bir müzede se

'Zengin ailelere 300-500 dolara portre yapıyordum'
Güneştekin'in ilk kişisel sergisi 2003'te Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Ondan önce ise Ayvazovski gibi Osmanlı Sarayı'ndaki oryantalist ressamların röprodüksiyonlarını ve zengin ailelerin portrelerini resmederek para kazanıyordu. Gelin gerisini onun ağzından dinleyelim: "Dönem dönem resim satıyordum ama çok cüzi paralara. 2003'te 300-500 dolara resim satıyordum. İlk sergim bomba etkisi yarattı. İnsanların daha önce görmedikleri bir tarzla karşılarına çıktım. Sanat tarihçileri, koleksiyonerler şaşırdı. Ve teklifler gelmeye başladı. 2003 yılında mütevazı davranmadım. O dönem bir piyasa araştırması yaptım. Güçlü sayılacak ressamların fiyat ortalamalarını baz aldım. Ömer Uluç, Bedri Baykam, Adnan Çoker gibi ressamların fiyatlarının biraz altında eserlerimi sattım. O dönem Ömer Uluç'un bir resmini 3-4 bin dolardan alabiliyordunuz. En pahalısını 10 bine alabiliyordunuz. Ben de 2-10 bin dolar arasında resimlerimi satmaya başladım."

'İyi ressam iyi tüccardır'
Güneştekin'e hiç siparişle resim isteyen olup olmadığını soruyorum. Bu duruma ılımlı baktığını anlatmaya başlıyor: "Bence sanatçılar ödün vermeli, biraz esnek olabilmeli. Sanatçılar da tolerans yapabilir. Andy Warhol bile yaptı. Dönemin en uyanık, en iyi kendini pazarlayan ressamı bence o. Aynı zamanda en fazla parayı seven adamı, en iyi resim tüccarı. Picasso da ciddi bir tüccardı. Kabul etmek lazım dönemin devrimci sanatçıları, iyi birer tüccar. Bu iki ressam olmasaydı sanat dünyada bu denli popüler olmazdı." Ressamların da kendi ekiplerini kurmaları gerektiğini savunuyor Güneştekin: "Ben bir galeriyle çalışmıyorum ama kendi sistemimi kurdum. 15-20 tane çalışanım, menajerlerim var, yapıtlarımı satan, pazarlayan yardımcılarım var. Bugün yurtdışındaki bazı ressamların yanında 200 asistan çalışıyor. Tam kurumsallaşmışlar."

'Satmayıp turşusunu mu kuracağım?'
"Eserini satmayan sanatçı yoktur, satamayan vardır" diyor Güneştekin. Satamayanların 'kopamıyorum' gibi bahanelerle başarısızlıklarına kılıf uydurduklarını dile getiriyor. "Ben bunu para için yapmıyorum" diyenlerin dürüst davranmadığı kanaatinde. "Herkes resmini satmak ister. 'Eserimden kopamıyorum' ne demek. Satabilen hiçbir sanatçı bunu söylemez. Neyin turşusunu kuracağım? Daha iyi şeyler yapabilmek için satmak, para kazanmak gerekiyor" diyor. Bazı koleksiyonerlerin etnik kimliğinden ötürü eserlerini almakta karasız kaldığına da değiniyor. "Artık tren kaçtı, fiyatlar çok yükseldi" diyor. Güneştekin de sanatın iyi bir yatırım enstrümanı olduğu konusunda hemfikir. Üstelik borsadan daha sağlam bir yatırım aracı olduğunu çünkü spekülasyonlarda bile sanatçının değer kaybetmediğini belirtiyor.

En çok kırmızı satıyor
Türk resim alıcısının zevklerini öğrenmek istiyorum. "En çok hangi eserleriniz satılıyor?" diye soruyorum. Aldığım cevap şaşırtıcı. Kırmızı renk kullandığı resimlerin 'yok' sattığını söylüyor. Kırmızıyı da mavi ve siyah rengin takip ettiğini öğreniyorum.
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi
BURCU ALDİNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder