8 Aralık 2011 Perşembe

En zengin 100 / Zenginler Kulübü'ne bu yıl kimler girdi, kimler çıktı?

Zenginler Kulübü'ne bu yıl kimler girdi, kimler çıktı?

Haber : Ekonomist Online / 20.11.2011

Türkiye büyüyor, zenginleşiyor. 10 yıl önce dolar bazlı gayri safi milli hasılamız (GSMH) 200 milyar dolar civarındaydı. Geçen yıl ise bu rakam yaklaşık 800 milyar dolara olarak gerçekleşmişti. Bu yıl bunun biraz daha büyümesi bekleniyor.
Şunu vurgulamakta fayda var; Buradaki matematiksel artışın yüksek görünmesini biraz da 2001 krizinde doların aşırı değerlenmesiyle açıklamak gerekiyor. Yoksa GSMH’deki 10 yıllık enflasyondan arındırılmış reel artışın yüzde 35-40 civarında olduğunu söylemek daha doğru olur. Yine de, Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü, bunun da toplumun tüm katmanlarına doğru az ya da çok bir gelir artışı şeklinde yansıdığını söyleyebiliriz. Geçen 10 yıl içinde Türkiye’nin zenginlerinin de hem sayısı arttı hem de sahip oldukları servet. Ekonomist’in bu araştırmayı ilk yaptığı yıl olan 2004’te “En Zengin 100” listesinin en tepesindeki gelir dilimini “2 milyar dolar ve üstü’ olarak sınıflamıştık. Geçen yıl listenin zirvesini temsil edenlerin gelir dilimini tanı mlamak için ise ’10 milyar dolar ve üstü’ tanımını kullanmışız. Bu tanımlamalar ve gelir dilimleri aşağıya kadar benzer artışlarla gitmiş. Örneğin 2004 yılında en alt dilimini oluşturan grup 90-100 arasındaydı ve sahip oldukları servet 200-300 milyon dolar olarak belirlenmişti. Bu yılki bu sıralamayı tanımlayan servet ise 300-500 milyon dolardı.

Zengin nüfusumuz 9 bin
Türkiye’nin en zenginleri tabii ki bu 100 kişi ve aileden oluşmuyor. İstatistikler Türkiye’nin en varlıklı, yani milyoner tabir edilen, harcama konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan aile sayısını 2 bin 200-2 bin 300 arasında olduğunu gösteriyor. ‘En zengin’i temsil eden nüfus ise 9 bin civarında. Bu nüfusun yıllık ortalama gelir hanesine bakıldığında 250 binin üzerinde bir rakam görülüyor. Türkiye ortalamasının 10-40 bin arasında değiştiği düşünüldüğünde yaklaşık 10 misli bir farktan söz edilebilir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da En Zengin-100 araştırmasına başlarken, baktığımız önemli verilerden biri de İMKB oldu. Türkiye’de halka açık şirket sayısı hala çok fazla değil, 350’lerde. Ancak Koç, Sabancı, Ülker, Doğan, Doğuş, Enka, Anadolu, Çukurova, Tekfen, Enka, Eczacıbaşı gibi Türkiye’de zenginliğin simgesi olmuş ailelerin holdinglerinin ve veya iştiraklerinin önemli bir kısmının halka açık olduğunu da belirtmek gerekiyor. İlk çıkış noktamız, yani listenin omurgasını, bu verileri inceleyerek oluşturuyoruz.

İMKB’de eridiler
Bu yılki İMKB verileri incelendiğinde ‘En Zenginlerimizin’ aktif de olsa biraz yoksullaştığını görüyoruz. Sonuçta geçen yıl bu çalışmayı yaptığımızda İMKB Ulusal 100 Endeksi 69.000 seviyelerdeydi ve bugün endeks bu seviyelerden yüzde 18 gerilerde. Bunun yanında geçen yıl bu çalışmayı yaptığımızda dolar kuru 1.45’li seviyelerdeydi. Bu gün ise 1.80 seviyelerinde. Bu da kurlarda yüzde 20’nin üzerinde artışa işaret ediyor. Hem İMKB’deki değer kaybı hem de kurlardaki yükseliş dikkate alındığında dolar bazında İMKB’de halka açık şirketlerin piyasa değerlerinde yüzde 25-35 arasında erimeler olduğunu belirtmek gerekiyor. Zaten bunu rakamlarda açıkça görmek mümkün.

Bu çalışmayı yaptığımız geçen hafta itibarı ile Koç Grubu’nun geçen yılki serveti 25.8 milyar dolardan, 19.5 milyar dolara inmişti. Yine Sabancı Holding’in ve iştiraklerinin değeri geçen yıl bu zamanlarda 20.7 milyar dolardı. Bugün isi 12.8 milyar dolar seviyesinde. Doğuş Grubu’nun borsadaki şirketinin değeri 5.7 milyar dolardan 3.5’e, Enka’nın 5.7’den 3.9’a ve Eczacı- başı’nın değeri de 1 milyar dolardan 750 milyon dolara kadar gerilemiş. Tabii bu en zenginlerin yegane servetleri İMKB’de halka açık şirketlerinin değeri değil. Gayrimenkul varlıkları ve ellerinde bulunan nakit tahminleriyle de hareket ettik. Aynı zamanda özel bankacılık alanının önde gelen isimleriyle de konuşarak, yaklaşık servetlerine ulaşmaya çalıştık ve sonuçta ortaya bu yılın listesini çıkardık.

Nasıl yaşarlar?
Peki zenginlik nasıl bir yaşam biçimini beraberinde getiriyor? Rahmi Koç’un en sevdiği ve “Hayır” diyemeyeceği tek yemek kuru fasulye-pilav. Ali Sabancı arkadaşlarıyla henüz keşfedilmemiş, lezzetli yemekleri olan, salaş restoranlarda buluşmayı seviyor. Mustafa Taviloğlu’na bir balıkçı barınağında rastlayabilirsiniz, ya da Ferit Şahenk’i kebapçıda... Ancak bu örnekler varlıklı kişilerin lüksü sevmediği anlamına gelmiyor. Zengin kişiler hala geleneksel lüks ürünleri almaya devam ediyor. Öyle ki krizde dahi lüks harcamalarda bir düşüş görülmüyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dünyada lüks tüketim pazarı geçen yıl 1 trilyon Euro’ya ulaştı. Yönetim danışmanlığı şirketi The Boston Consulting Group'un (BCG) hazırladığı 'Lüksün Yeni Dünyası' adlı rapora göre, lüks harcamalar arasında birinci sırada 270 milyar Euro ile lüks seyahat ve konaklama, ikinci sırada 250 milyar Euro ile lüks otomobiller, üçüncü sırada 100 milyar Euro ile lüks teknoloji ürünleri yer alıyor. Sektörün geriye kalan bölümü ise lüks yeme-içme, lüks mobilya ve diğer lüks tüketim kategorilerinden oluşuyor.

Zenginimiz artıyor
Yine aynı rapora göre, lüks tüketim pazarında bazı temel trendlerin öne çıktığı görülüyor. Buna göre, müşteriler gösterişli lüks ürün değil, lüks deneyim istiyor. Bir başka trend ise lüksün, gelişmekte olan pazarlara kayıyor olması. Lüks tüketim bugüne dek hep Londra, New York, Paris, Milano ve Tokyo gibi merkezlerle özdeşleştirilirken, günümüzde bu durum hızla değişiyor.
Bugün Çin'de tam 670 bin milyoner hane olduğu ve dünyada daha çok milyoner haneye sadece Amerika ve Japonya’nın sahip olduğu bilgisi varlık raporlarında yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda Çin, Rusya ve Türkiye gibi gelişmekte olan pazarların küresel lüks tüketim pazarındaki önemlerini hızla artırması bekleniyor. Bu da beklentinin Türkiye’den yeni zenginlerin çıkması olduğunu gösteriyor.

Artık fiyat önemli
BCG raporuna göre kriz döneminde lüks perakende şirketlerinin önemli bir bölümü, fiyatlarında yüzde 80’e varan indirimler yaptılar. Bu indirimler lüks ürün üreticilerinin ve perakendecilerinin kâr marjlarının çok yüksek olduğuna dair algılara neden oldu. Bu farkındalık en varlıklı müşterilerin bile harcama yaparken fiyata daha çok önem veren bir yaklaşıma sahip olmalarına yol açtı.
Bu nedenle de, müşterilerin yüksek fiyatlar ödeyip satın aldıkları ürün ve hizmetlerin bu bedelleri gerçekten hak ettiği konusunda hiçbir şüphe duymamaları gerekiyor. Bu algıyı yönetmek, önümüzdeki dönemde daha da önem kazanacak.

Para çok, zaman yok
Peki ya Türkiye’nin zenginlerinin tüketim alışkanlıkları krizle beraber nasıl değişti? Bu kişilerin satın alma davranışlarındaki en önemli değişikliğin alınan her şeyden değer ve keyif aramaları olduğunu söyleyen Lüks Danışmanı Özlem Güsar, “Artık parayı mutlu olmak için harcamıyorlar, mutlu olduklarında para harcıyorlar” diye konuşuyor. Bunun lüks endüstrisinin dinamiklerini oldukça etkileyen büyük bir dönüşüm yaratacağını ifade eden Güsar, konuşmasını şöyle sürdürüyor:

Bugünün zenginlerinin hayatlarına bakıldığında ‘Parası çok zamanı yok’ gerçeği ile karşılaşıyoruz. Zirvedekilerin hayatını özetlemek gerekirse; aşırı rekabetçi, hayallerle dolu, çevreye duyarlı, özgünün peşinde, keyiften hoşlanan, sanatla iç içe ve statüden vazgeçmeyen bir profilden bahsetmek mümkün. Enteresan rakamlardan biri şu; yüzde 86’sı iyi fiyatlandırmasıyla bilinen mağazalardan alışveriş yapmayı tercih ediyor. Burada en önemli şey bu ürün bu paraya değer duygusu. Yani dünyadaki varlıklı insanlarla aynı düşünce yapısındalar.”
Bir başka gelişme de sürdürülebilir lüks ve çevre konusunda duyarlı olan lüks markalara kayış. Güsar Türkiye’de de bu trendin yakın zamanda daha da yaygınlaşmasını beklediğini söylüyor.
Harcamalara bakıldığında ise dünyadaki varlıklı insanların harcama kalemleriyle Türk zenginlerinki birbirinden farklılık gösteriyor. Örneğin Türk zenginler evlerine daha çok para harcıyor.

Şehre yakın oturuyorlar
Türkiye’nin en zengin 100 ismi arasında yer alan pek çok kişi ve aile, ağırlıklı Bebek, Tarabya, Yeniköy, Vaniköy, Kanlıca gibi semtlerde yer alan yalı ve köşklerde oturuyor.
Suzan Sabancı Dinçer, Yalçın Sabancı, Demir Sabancı, Demet Sabancı, Mustafa Koç, Ömer Koç, Suna Kıraç, Haydar Akın, Murat Ülker, Ali Ağaoğlu, Cem-Ümit Boyner, Ali Kibar, Erdoğan Demirören ve Nezih Barut yalı sahibi isimlerden birkaçı. Boğaz kıyısında villa ve köşkte yaşamayı tercih eden kişiler olarak Ferit Şahenk, Hüsnü Özyeğin, Ahmet Nazif Zorlu, Bülent Eczacıbaşı, Tuncay Özilhan, Şarık Tara, Ali Dinçkök ve Ömer Dinçkök öne çıkıyor.
Zekeriyaköy ve Kemerburgaz da oturmak için seçilen lokasyonlar arasında. Sarıyer’in en eski köylerinden biri olan ve kiraz ağaçları kadar yeşiliyle de göz alan Zekeriyaköy’de çok sayıda ismin evi bulunuyor. Hem şehir merkezine yakın hem de şehirden uzak yeşillikler içinde yaşamayı tercih edenler ise Kemerburgaz’ı tercih ediyor. Hamdi Akın ve Çetin Nuhoğlu dışında bu semtte pek çok holdingin CEO’su da ikamet ediyor.

Yalı satın alanlar artıyor
2010 yılının ikinci yarısından itibaren yalı satın alan işadamlarının sayısındaki artış da dikkati çekiyor. Her ne kadar gündemde ekonomik durgunluk olsa da yıl içinde pek çok yalı el değiştirdi.
2011’de ise Anadoluhisarı’nda yer alan Zarif Mustafa Paşa Yalısı Mehtabiye Köşkü, Murat Karamancı tarafından satın alındı. Boğaz’da yalı alım operasyonuna imza atan isimlerden biri de Altınbaş Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı İmam Altınbaş oldu. Altınbaş, Beykoz’daki yaklaşık 200 yıllık geçmişe sahip Hamlacıbaşı Yalısı’nı 7 milyon TL’ye satın aldı.

Sembol: Lüks otomobilin
Başbakan Erdoğan’ın “Kalkıp da Porsche kullanacağına Fiat’a, Volkswagen’e bin” açıklamasına rağmen ortada bir gerçek var ki, varlıklı kişiler lüks otomobil tutkunu. İşte bu nedenle ilk 8 ayda toplam otomobil pazarı yüzde 38 büyürken, lüks otomobil satışlarındaki büyüme yüzde 43’ü bulmuş durumda.
Her ne kadar lüks otomobil merakıyla en çok konuşulan isim müteahhit Ali Ağaoğlu olsa da dünyada olduğu gibi Türkiye’deki varlıklı pek çok kişinin en büyük ilgi alanı otomobil. Teknoloji ve tasarımı ile en çok sahip olunmak istenen otomobil ise hiç kuşkusuz Bugatti Veron. Yıllık maliyeti jetten daha pahalı olan bu otomobili, Bentley Azure ve Lamborghini takip ediyor. Ancak “En Zengin 100 Türk” ismin kullandığı otomobil markaları olarak karşımıza daha çok BMW, Mercedes, Porsche, Audi ve Volvo çıkıyor.

Gözden uzakta tatil
Dünyada varlıklı insanların en çok para harcadığı lüks seyahat ve konaklama, zengin Türklerin de önemli harcama kalemlerinden. Zengin Türklerin krizde de kriz sonrasında da seyahat alışkanlıklarından ve standartlarından asla vazgeçmediğini dile getiren Classic Travel – A Virtuoso Agency Seyahat Danışmanı Koray Şahmalı, ancak kamuoyu önündeki imajlarına bu kişilerin dikkat ettiklerini ve daha seçici taleplerde bulunduklarını belirtiyor. Krizle beraber fiyat düşürme yolu ile daha fazla ziyaretçi çekme yöntemini seçen marka ve destinasyonlardan uzak kalmayı tercih ettiğinin üzerinde duran Şahmalı, zengin Türkler’in seyahat alışkanlıklarındaki değişimle ilgili şu bilgileri veriyor:
“Zengin Türkler, listelerinde hep yer alan ama erteledikleri Peru, Seychelles gibi uzak, ancak mevcut lüks markaların cazip teklifler sundukları destinasyonlara yöneldiler. Ürünlerini zenginleştiren lüks markalar, zengin Türklerin tercihi oldu. Yeni markalar denemeye başladılar ve aldıkları hizmetlerde çok daha talepkar oldular. Zengin Türkler’in seyahat sıklığında ilk anda bir duraksama olsa da yıl genelinde bir azalma olmadı.”

Telefon ve televizyon
Teknoloji ise varlıklı kişilerin olmazsa olmazları. Zira cep telefonu, dizüstü bilgisayar veya tablet bilgisayarları herkes gibi onların da hayatlarının bir parçası. Kendileri olmasa da çocuklarının direktifleriyle yeni modelleri takip edip, bunlara hemen sahip oluyorlar. Telefonda en çok kullanılanlar tabii ki akıllı telefonlar. Bir kısmı I-phone, bir kısmı ise BlackBerry kullanıcısı.
Dünyanın en pahalı telefonu Goldvish’i kullanan var mı bilmiyoruz ama yine lüks tutkunlarının vazgeçemediği Vertu’nun farklı modellerini kullanan kişilerin sayısı da gittikçe artıyor. Türkiye’de satılan en pahalı telefon markası olarak bilinen Vertu’nun en pahalı telefonunun 180 bin TL’ye satışa sunulan Vertu Signature Diamonds olduğunu hemen belirtelim.
Türkiye’nin en varlık ailelerinin birçoğunun evinde bir oda, ev sinema sistemiyle donatılmış. Bang&Olufsen bu anlamda tasarım sevenlerin en çok tercih ettiği marka olarak ön plana çıkıyor. Markanın geçen yıl pazara sunduğu dev plazması 250 bin TL’ye ulaşan fiyatıyla dikkatleri çekiyor.

Moda da vazgeçilmezler
Varlıklı kişilerin lüks harcamaları içinde para harcadıkları kalemlerden bir diğeri moda ve aksesuar. Ne olursa olsun zenginler, klasik hale gelmiş Channel, Hermes, Dior, Marni, Balenciaga, Missoni, Prada, Louis Vitton, Armani, Jill Sander, Tom Ford gibi lüks moda markalarından vazgeçmiyor.
Özellikle dünyaya yön veren politikacıların ve işadamlarının tercihi olarak adını duyurmayı başaran Brioni ve Kiton gibi markalar erkeklerin tercihleri arasında her zamanki gibi ön sıralarda yer alıyor.
Kadınların giyim tercihlerinde ise öne çıkan markalar kişiye göre farklılık gösterebiliyor. Kimi Prada’dan kimi Channel’den vazgeçemiyor. Ancak Armani, Gucci, Oskar de La Renta, Balmain gibi markalara ilgi olduğu gibi bu kişiler dünyaca ünlü modacıların tasarımlarından parçalar edinmeyi de ihmal etmiyor.

http://www.ekonomist.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder