30 Kasım 2011 Çarşamba

CHP İş'i siyasete zorluyor

"Siyasi partinin bankası olmaz" dedik. İş Bankası genel müdürünün CHP çıkarlarına uyması için zorlandığına ilişkin belgeler var
Birtakım iddialar var. İddiadan da öte bilgi ve belgeler, ortalıkta dolanıyor... İş Bankası'nın yönetim kuruluna CHP kontenjanından giren bir üyenin, eski genel müdür şimdiki başkan Ersin Özince'ye, doğrudan partisinin çıkarları için baskı yaptığıyla ilgili. Satır satır, kelime kelime... CHP'li yönetim kurulu üyesinin, bankanın en üst düzeydeki profesyonel yöneticisini, bankanın iş yapma prensiplerini, kurallarını hatta yasaları hiçe saymaya nasıl zorladığı yazıyor. Diğer kurumların hakkını gaspetme pahasına, kendisine ve partisine yakın hissettiği televizyon ve gazetelere daha çok reklam vermeye zorladığını anlatıyor. (İlginçtir bu televizyon ve gazetelerin yöneticileri, yazarları, patronlarının ismi bir bir Ergenekon soruşturmasında da geçiyor. Kimileri de şimdi hapiste...) Daha da ötesi, sadece o CHP'li yöneticinin değil, CHP'ye yakın medya patronlarının-yöneticilerinin partideki nüfuzunu kullanarak Ersin Özince'yi görevden aldırmak istediğini bile öğreniyoruz. Ve elindeki imkânları, ya CHP baskısından ya da kendi dünya görüşü yüzünden, kuralların verdiği olanaklar dahilinde, sonuna kadar kullanmaya çalışan Sayın Özince'nin acı itirafına şahit oluyoruz. Onun da şikayeti aynı: Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz'ın "Yamyamlar" tabiriyle popüler bir yorum getirdiği bir alışkanlık... Açgözlülük. Ama Özince'nin şikâyetini beyaz yakalı, bankacı, daha elit bir dille, "Bu tip siyasetten çok yoruldum" diyerek gösterdiğini öğreniyoruz. Ve dahası da var... Yıllardır İş Bankası'nın zarar etmesine neden olan iştirakleşme, yani bankacılık dışı şirketlere sahip olma politikasıyla ilgili. CHP'li üyenin, yürürlükteki aksi düzenlemelere rağmen, tavsiyeci bir taleple İş Bankası iştirakleşme politikasını desteklediği anlaşılıyor. Yani konu sadece İMKB'de halka açık olan İş Bankası'na değil, binlerce kişinin çalıştığı şirketlere kadar uzanıyor...

SATIŞ GEREKLİ Mİ ZORUNLU MU?
Şimdi... Bu konuda daha önce iki yazı yazdım. Dersim için tazminat konusunu gündeme getiren Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bedeli tüm Türkiye halkına değil, CHP'ye de çıkartması gerektiğini anlattım. Bunun için kaynağın CHP'nin İş Bankası'nda olağandışı bir şekilde sahibi olduğu hisselerin satılması yoluyla bulunması gerektiğini söyledim. Bunun hem Türkiye hem mağdur Dersimliler- CHP hem de İş Bankası için en doğru seçenek olduğunu vurguladım. Türkiye ve CHP için yaptığım tespit naif bir masumluk olarak değerlendirilebilir. Yaradılışa diyecek sözüm yok, böyle bir polemiğe girmeyi zul görürüm. Ama ben CHP hisselerinin satışının İş Bankası'nın çıkarına bir gereklilik hatta zorunluluk olduğunda ısrarcıyım.

ERSİN BEY İDDİALAR DOĞRU MU?
Birer gün arayla yazıyorum CHP ve İş Bankası konusunu. Çünkü konunun doğrudan siyasi ve işadamı muhatapları var. Onlara da söz hakkı doğuyor. Ancak kimseden ses çıktığı yok. Adeta bir 'sessizlik suikasti'... Ama bugün İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince ve bankanın tepe yönetimi Rusya'da, yanlarında da neredeyse tüm basındaki ekonomi müdürleri var. Sanıyorum oradaki gazeteci arkadaşlar konuyu açacaktır. Ersin Bey'in bu tip durumlarda gazetecileri susturmak için reklam baskısına sığınmadığını gayet iyi biliyorum. Ben de buradan bir soru gönderiyorum Sayın Özince'ye: "Ersin Bey bu iddialar doğru mu?"

www.sabah.com.tr/Ekonomi

Türk jetlerine atom bombası

Nükleer bombalardan 10-20 tanesi Türkiye’nin kullanımına verildi.
Nükleer bombalardan 10-20 tanesi Türkiye’nin kullanımına verildi.
Bu bombaları gerektiğinde “Ceylan” adıyla bilinen 142’nci av-bombardıman filosu kullanacak

“Atomic Scientists” adlı dergide Robert S. Norris ve Hans M. Kristensen tarafından yayınlanan bir araştırmada ABD’nin Türkiye’de olduğu hep söylenen ama şimdiye kadar detaylarına ulaşılamayan nükleer silah envanteri görülüyor. Çalışmada, ABD’nin Türkiye’de dahil olmak üzere Avrupa’da Soğuk Savaş yıllarından kalan “taktiksel atom bombalarının” ayrıntılı olarak depolandığı yerler ve sayı listesi veriliyor. Bu raporu hazırlayanların ABD’nin ilk nükleer bombasını üreten Manhattan Project’de çalışan bilim adamları olması ise daha dikkat çekiyor. Çalışmaya göre Avrupa’daki atom bombaları en yüksek sayısına ulaştığı 1971 yılındaki 7 bin 300 sayısından bu yana ciddi bir düşüş gösteriyor ve şu anki sayısı 150-200 civarında. Bu bombalara Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye ev sahipliği yapıyor.

İncirlik’te 60-70 bomba var Rapordan çarpıcı notlar şöyle:

- Türkiye’deki nükleer B61 tipi bombaların sayısı 60-70 arasında ve İncirlik’teki ABD hava üssünde bulunuyor. Bu sayı 2001 yılında 90’dı.

- İncirlik’teki durum Avrupa’daki diğer üslerden farklılık gösteriyor ve bunu raporu hazırlayan uzmanlar ‘özel statü’ diye niteliyor. Bunun nedeni ise yaklaşık 50 bombanın taşınabilmesi için ABD savaş uçağı gerekiyor. Ancak bu bombaları taşıyabilecek uçakları İncirlik’e yerleştirme teklifi Türkiye tarafından geri çevrilmiş. Bundan dolayı da İncirlik’e ‘tam NATO pozisyonu’ yerine ‘yarım pozisyon’ deniyor. Bu bombaların kullanılması için başlıkları taşıyabilecek türde ABD savaş uçaklarının önce İncirlik’e gelmesi ve bombaları yükleyerek havalanması gerekiyor.

- Geri kalan 10-20 civarındaki nükleer bomba ise Türk F-16A/B tipi uçaklarla taşınması için dizayn edilmiş.

- Ankara’da Akıncı ve Balıkesir’de bulunan hava üslerindeki 40 kadar ABD nükleer silahı, buradaki üsler kapatıldığı için İncirlik’e kaydırıldı. O süreden itibaren İncirlik’teki ‘Türk bombalar’ 10 ile 20 sayısına indirildi.

- Rapor ayrıca Türkiye’deki F-16’ların 2015 itibarıyla ABD’den alınacak 100 JSF (Joint Strike Fighter) tipi uçaklarla değiştirileceğini de söylüyor.

- 2006 ve 2008’de Amerikan ordusundan gelen uzmanlar İncirlik’teki 25 nükleer bomba deposunda (WS3 WSVs) denetim yaptıkları da rapor tarafından ilk kez ortaya konuyor. Ankara ve Balıkesir’de ise 6’şar depo bulunduğu ancak içlerinde nükleer silah olmadığı belirtiliyor. Bu depolar “olası saklama yerleri” diye niteleniyor.

- 2001 yılında emekli olan Türk Hava Kuvvetleri Komutanı Ergin Cilasun “Türkiye’nin NATO nükleer vurma misyonu içindeki görevi bitti” demişti. Ancak ABD Savunma Bakanlığı kaynaklarının uzmanlara aktardığına göre, Türkiye şu an elinde bulunduğu F-16’lar ile bu misyona devam ediyor.

2017’de yeni bombalar gelecek

- Raporda Türkiye’deki B61-12 türü nükleer bomba türlerinin 2017 yılı itibariyle B61-3/4 tipi yeni modellerle değiştirilecek olduğu da ilk kez açıklanıyor. 2015’de başlayacak F-16’ların Amerikan JSF yeni nesil savaş uçaklarıyla değiştirilmesine kadar geçecek süre içinde F-16’ların modernize edilerek bu yeni bomba türlerini taşımalarına imkan verilecek.

- Uzmanlar Türkiye’deki pozisyonu da ‘kafa karıştıcı’ diye niteliyor. Rapora göre, Türkiye’deki durum 1980’lerdeki ‘tam alarm’ şeklindeydi. 1990’larda ‘geri çekilme’ haline geldi. Şimdi ise ‘ihtiyaç olursa İncirlik’ten al’ durumuna geldi. Bu dönemlerde askeri hava taşıtı statüsü, ‘nükleer’den ‘sertifikalı’ olmak üzere farklı tanımlarla anıldığı, şu an için ise ABD kaynaklarınca “nükleer-kabiliyetli” olarak tanımlandığı görülüyor.

-Bu durum, İncirlik’te bulunan 50 civarındaki bombayı taşıyabilecek Amerikan savaş uçaklarının Türk tarafınca reddedilmesi nedeniyle dünyanın diğer üslerinden farklı, kendisine özgü bir statü ortaya çıkarıyor

-Rapora göre, Türkiye’de sadece “Ceylan” ismiyle bilinen 1. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı bünyesindeki 142. Av-Bombardıman Filosu’nun nükleer silah taşıyabilme özelliği var.

Ankara kendi tavsiyesine uysun

Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Mustafa Kibaroğlu ise Türkiye’nin bir anlamda sembolik olarak kabul edilebilecek nükleer silahların ABD’ye geri vermek istememesinin nedenini şöyle açıklıyor: “Bir yandan NATO sistemi içinde “yük paylaşımı” ilkesi yerine getirirken bir yandan da belirsiz ve riskli süreçte caydırıcılık kapasitesinin etkin şekilde sürmesini arzuluyor.” Kibaroğlu’na göre Türkiye, “en üst seviyeden devlet politikası olarak savunduğu Ortadoğu’da Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bölge oluşturulması politikasına ve bu konuda başkalarına verdiği tavsiyeye önce kendisi uyarak olumlu örnek teşkil etmeli.”

Silahlar yakın zamanda çekilmez

Nükleer silahsızlanma uzmanı gazeteci Aaron Stein Türk pilotların bir süredir nükleer misyon için eğitim almayı bıraktığını ve sadece bomba taşıyan Amerikan uçaklarını koruma görevi yaptığını öne sürdü. Ancak Türkiye’nin bu misyonlar için pilotlar eğittiğine dair bir bilgi yok. Stein’e göre, nükleer silahların yakın zamanda Türkiye’den çekileceğine dair işaret bulunmuyor. Rusya’nın binlerce nükleer silahı olduğunu söyleyen Stein “Bu silahların çekilmesi ise ABD-Rusya anlaşmasıyla değerlendirilebilir veya ABD Kongresi, ekonomik krizin etkisiyle bu depolama masrafından kurtulmak isteyebilir” dedi.


www.patronlardunyasi.com

29 Kasım 2011 Salı

İşte Türkiye'nin Suriye'ye uygulayacağı yaptırımlar

Arap Birliği’nin kararı sonrasında hükümet yaptırımların uygulanması için düğmeye bastı.Türkiye, Arap Ligi kararlarına nüans ayarı yaparak Suriye’ye yaptırım uygulama kararı aldı.Cumhuriyet Gazetesi'nden Bahadır Selim Dilek'in haberine göre, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başkanlığında Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Murat Özçelik Dışişleri Bakanlığı’nda önceki gece bir araya geldi.


Gece 01.30’a kadar devam eden toplantıda Arap Birliği’nin aldığı ekonomik yaptırım kararları masaya yatırıldı. Toplantıda kararların Türkiye ekonomisini ve Suriye halkını etkilemeyecek şekilde uygulanması kararlaştırdı. Türkiye’nin masaya yatırdığı önlemler şöyle:


• İki ülke merkez bankaları arasındaki ilişki Suriye’ye para transferi yapılmaması için askıya alınacak. Ancak bu aşamada büyükelçilik hesaplarına dokunulmayacak.


• Esad yönetiminin Türk bankalarındaki hesaplarına el konulacak.


• Yönetimdeki kişilerin mal varlıkları dondurulacak.


• Sivil uçuşlar devam edecek. Ülkeden ayrılmak isteyenler için THY’nin Şam yolcularının azalması durumunda sefer sayısı azaltılacak.


• Suriye devletine resmi mal satımı durdurulacak.


• Esad ve ailesinin seyahatine yasak konacak.


• Türkiye ve Arap dünyası arasındaki ticaretin ana güzergâhlarından olan Suriye’den geçen 46 bin kamyonun ticareti sürdürmesi için ulaştırma alanında önlem alınmayacak.


• Su ve elektrik yaptırım unsuru olmayacak.

www.hurriyet.com.tr

FP'nin ilk 100 fikir adamı listesinde Erdoğan ve Davutoğlu 16'ncı oldu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Foreign Policy dergisinin “Dünyanın ilk 100 fikir adamı” listesinde yer aldı.Foreign Policy dergisi, yıllık dünyanın ilk 100 fikir adamı listesini açıkladı.

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı David Cameron gibi Avrupa liderlerini geride bırakarak, derginin internet sitesindeki sıralamada 16'ncı sırada yer aldı.

Erdoğan ve Davutoğlu'nun birlikte yer aldığı resmin altında bulunan yazıda da Erdoğan ve Davutoğlu'nun son sekiz yıl içerisinde Türkiye'yi bölgesel güç merkezi haline getirmek için durmadan çalıştığı belirtildi.

OSMANLI'DAN BU YANA

Arap Baharı krizinde bu yıl Erdoğan ve Davutoğlu'nun vizyonunun, Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından bu yana ulaşmadığı bir etki düzeyine çıkmasını sağladığı kaydedilen yazıda, Türkiye'nin bölgedeki değişim dalgasından kazançlı çıkan birkaç ülkeden biri olduğuna işaret edildi.

Yazıda, Erdoğan'ın Mısır'ın devrik Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e iktidardan ayrılmasını söyleyen ilk liderlerden biri olduğu hatırlatılarak, bu sözlerin Tahrir Meydanı'nda yankı bulmasından bahsedildi.

İSRAİL VE MISIR'A DİKKAT

Türkiye'nin Libya ve Suriye konusundaki tutumlarına değinilen yazıda, önümüzdeki yıl beklenen zorluklar arasında İsrail ile ilişkilerde yaşanan gerileme ve demokratik bir Mısır'ın bölgesel rakip olarak yeniden canlanma ihtimali gösterildi.

Davutoğlu'nun bu yıl ilk kez milletvekili olduğu belirtilen yazıda, son seçimlerin Davutoğlu ve Erdoğan'ın kişisel tabanını güçlendirmeyle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye'nin “İslami bir demokrasi modeli” olarak imajını pekiştirdiği kaydedildi.

BİRİNCİLİK ARAP BAHARI'NA

Listede ilk dokuzu Arap Baharı'nda öne çıkan isimler alırken, 10'uncu sırada ABD, Fransa ve Çin'in Merkez Bankası Başkanları Ben Bernanke, Jean-Claude Trichet ve Zhou Xiaochuan, 11'inci sırada ABD Başkanı Barack Obama, 12'nci sırada ABD'nin eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 13'üncü sırada Bill ve Melinda Gates, 14'üncü sırada “Hindistan'ın Bill Gates'i” olarak nitelendirilen Azim Premji, 15'inci sırada da IMF Başkanı Christine Lagarde bulunuyor.

Listede 77'nci sırada da Alman Yeşiller Partisi eşbaşkanı Cem Özdemir yer alıyor.

www.hurriyet.com.tr

Türkler bu ülkeye kimlikle girecek

1996 tarihli vize anlaşmasına eklenen protokolle birlikte kimlikle seyahat 10 aralıktan itibaren yürürlüğe girecek ...
Gürcistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Nino Kalandadze, düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında Türkiye ile Gürcistan arasındaki 1996 tarihli vize anlaşmasına eklenen ve iki ülke arasında kimlikle geçişleri öngören protokolün 10 aralıktan itibaren yürürlüğe gireceğini bildirdi.

Kalandadze, 31 Mayıs 2011'de imzalanan söz konusu protokol gereği Türk ve Gürcü vatandaşların 10 Aralıktan itibaren pasaporta gerek duymadan Gürcistan ile Türkiye arasında kimlikle de seyahat edebileceklerini açıkladı.

Nino Kalandadze, söz konusu protokolün, ayrıca görev sırasında denizcilerin ve havacıların hizmet belgeleriyle de Türkiye'den Gürcistan'a, Gürcistan'dan Türkiye'ye giriş yapmalarını öngördüğünü ifade etti.

siyaset.milliyet.com

İşte o 5 milletvekili

KCK operasyonları kapsamındaki tutuklamalar tartışılırken BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, “5 milletvekilinin tutuklanması için çalışma yürütülüyor” iddiasının kaynağı belli oldu
NAMIK DURUKAN Ankara

Demirtaş’ın sözettiği 5 milletvekilinin, haklarında zorla mahkemeye getirme kararı tebliğ edilen Altan Tan, Şerafettin Elçi, Leyla Zana, Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel olduğu öğrenildi. Hakkında zorla getirilme kararı bulunan Elçi, yargılanmalarının usulsüzlük olduğunu savunurken, “Ben de bu usulsüzlüğe karşı geldiğim için mahkemeye gitmiyorum. Bu tamamen hâkimin keyfi yorumu. Ama direneceğim. Zorla götürürlerse, kendi bilecekleri iş” dedi. Tan ise, “Anayasanın 14. maddesinin terör örgütü üyelerini kapsadığını” belirterek, “Benim öyle bir bağım yok. Mahkemeye gitmeyeceğim, direneceğim” diye konuştu.
/siyaset.milliyet.com.tr

Ünlü isimlere operasyon

İZMİR’de silahla tehdit, baskı, yıldırma, iş yeri ele geçirme olaylarına karıştığı belirtilen suç örgütüne yönelik operasyonda 49 kişi gözaltına alındı.
Turaç TOP/İZMİR, (DHA)

Çete operasyonunda gözaltına alınanların sayısının artabileceği ve olaylarla ilgili aralarında tanınmış organizatör, şarkıcı ve oyuncuların da bulunduğu bazı kişilerin de ifadesine başvurulacağı belirtildi.

HALUK LEVENT GÖZALTINDA

İzmir’de 49 şüphelinin gözaltına alındığı çete operasyonu kapsamında sanatçı Haluk Levent de İstanbul’da gözaltına alındı. Operasyon kapsamında oyuncu Erkan Petekkaya ile organizatör Ahmet San’ın da yine İstanbul’da ifadesine başvurulacağı belirtildi.
gundem.milliyet.com.tr

Evini satana kötü haber!

Süresine bakılmaksızın satılan tüm gayrimenkullere gelir vergisi getiren yasa taslağı hazırlanıyor. Değişiklik önerisi kabul edilirse vatandaş satın aldığı evini ilk yıl satarsa elde ettiği kazancın neredeyse tamamı, sonraki yıllar ise kademeli olarak belli bir kısmı vergiye tabi olacak. Süre 10 yılı aşarsa kazancının yüzde 10’u vergiye tabi olacak
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Vergi kanunları gözden geçirilecek” diye beyanat verince vergi dünyasında yeni düzenlemelere dair neler yapılacağı konusunda tahmin ve duyumlar da havada uçuşmaya başladı.

Bunlardan birisi de Bakanlık’ın üzerinde çalıştığı yeni Gelir Vergisi çalışmasında olduğu ifade edilen ev ve diğer gayrimenkullerin satışında şimdiye kadar uygulanan 5 yıllık süre sınırının kaldırılması. Halen evini, dükkânını, arsasını 5 yıl elinde tutanlar bunları sattıklarında vergi ödemiyor. 5 yıldan önce ise satış yapılırsa alış ve satış arasındaki farkın tamamı vergiye tabi oluyor. Verginin adı ‘Değer Artış Kazancı’. Fakat örneğin 2011 için 8 bin liralık tutar vergiden istisna. 8 bin liranın üstündeki kazanç gelir vergisine tabi.

10 YILIN ÜSTÜ YÜZDE 10

Yeni düzenlemeyle 5 yıl sınırının kaldırılacağı, ev satılırken alınacak değer artış kazancının kademeli olarak vergilendirmesinin düşünüldüğü ifade ediliyor. Edinilen bilgilere göre hazırlanan çalışmada gayrimenkulün satın alındıktan sonra ilk yıl elden çıkarılması halinde alım satım fiyatı arasındaki farkın hemen hemen tüm tutarı vergiye tabi olacak. İkinci yıl satılması halinde yüzde 80, üçüncü yıl yüzde 60, dördüncü yıl yüzde 40, beşinci yıl yüzde 20’si vergiye tabi olacak. Kaynaklar 10 yıl elde tutulduktan sonra satılacak gayrimenkul için kazancın yüzde 10’u tutarında vergi alınması fikrinin ağır bastığını ifade ediyor.

ENFLASYON FARKI DÜŞECEK

Bu durumda 50-60 yıllık evlerin alım satım tutarları arasında büyük tutarlar oluştuğu için vergi matrahı büyük görünecek. Ancak ‘değer artış kazaçları’nda vergi matrahı hesaplanırken enflasyon farkı düşülüp, aradaki fark vergilendiriliyor. Örneğin 20 yıl önce 10 bin liraya alınan evin bugünkü değeri 200 bin lira ise aradaki 190 bin değil 20 yıl boyunca enflasyon farkı düşüldükten sonra kalan tutar kabul ediliyor. 20 yılda enflasyon evin değerini 10 bin liradan 100 bin liraya çıkarmışsa aradaki 100 bin lira dikkate alınacak. 100 bin liranın da yüzde 10’u olan 10 bin lira vergi matrahı olarak kabul edilecek. 8 bin lira vergiden muaf olduğu için 2 bin liranın vergisi ödenecek. Böylece şimdiye kadar gayrimenkulü 5 yıldan az elinde tutarak elde ettiği gelirin tamamını beyan edenler daha az tutar beyan ederek daha az vergi ödeyecek. Ancak 5 yıldan fazla elinde tutup hiç vergi ödemeyenler artık miktarı düşük de olsa vergi ödemek zorunda kalacak.

BABADAN KALMA EVE VERGİ YOK

Değer artış kazancı her yıl mart ayı sonuna kadar gelir vergisi beyannamesi ile veriliyor. Eğer kişi bu kazancını gizlerse vergi kanunlarına göre bir kat ceza ve yasal faizlerini ödemek zorunda kalıyor. Diğer yandan satılan ev vatandaşlara eğer miras kalmışsa bu durumda vergi alınmaması için ayrı bir düzenleme yapılacağı ifade ediliyor. Böylece babadan kalma evini satan vatandaş herhangi bir vergi ödemeyecek. Vergi sadece ev alıp satanlar ile sınırlı kalacak.

Kaynak: Habertürk

Dünya bunu konuşuyot..OECD açıkladı! Türkiye büyüyor...

Merkezi Paris'te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD tarafından yayınlanan raporda, Avro bölgesi borç krizinin bütün dünyayı tehdit ettiği bildirildi.

OECD'nin son raporunda, bütün siyasetçilerin, avro bölgesi borç krizinin dünyayı etkilemesine karşı hazırlıklı olmaları uyarısı yapıldı.

Raporda, Yunanistan'la başlayan ve İtalya'ya uzanan Avro bölgesi borç krizinin, 'geniş bir hızla yayılabileceği ve büyük zararlarla sonuçlanabileceği' bildirildi.

OECD raporda, Avrupa Merkez Bankası'nın krizin giderilmesinde daha aktif rol alması ve avro kurtarma fonunun güçlendirilmesi istendi. Küresel ekonomik büyümenin 2012 yılında da yavaşlamaya devam edeceği hatırlatılan raporda, 2012 için yüzde 3,4 oranda ekonomik büyüme öngörüldü.

Raporda, Almanya, Fransa ve İtalya gibi üç önemli AB ülkesinin gelecek yıl 'hafif bir resesyona' gireceği tahmini yapılırken, Avro bölesi için sadece yüzde 0,2 oranında ekonomik büyüme tahmini yapıldı. OECD mayıs ayında Avro bölgesi içinde yüzde 2 oranında ekonomik büyüme tahmini yapmıştı.

Raporda, ABD için de 2012 yılındaki ekonomik büyüme oranı tahmini yüzde 3,1'den, yüzde 2'ye revize edildi.

/ekonomi.milliyet.com.tr

28 Kasım 2011 Pazartesi

30 bin Liralık bedelli 52 Bin Lirayı geçiyor

Bedelli için ödenecek ve krediyle sağlanacak 30 bin lira, iyi bir araştırma ve planlama yapılmadığı durumda 60 ay sonunda 52 bin lirayı geçebiliyor

Bazı bankalar, bedelli askerlik için düşük faizli ve uzun vadeli kredi seçenekleri sunarken, adayların bütçelerine göre iyi araştırma ve planlama yapmaları gerekiyor.

Bedelli ve dövizle askerlikle ilgili düzenlemeleri içeren Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın, TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda kabul edilmesi, bedelli askerlik için gün sayanlar kadar bankacılık sektörünü de sevindirdi.

30 yaşından gün almış olanların, 30 bin Türk lirası karşılığında bedelli askerliğe hak kazanmasını imkan veren, TBMM Genel Kurulu'nda, 29 Kasım Salı günü görüşülecek olan tasarıyla ilgili gelişmeleri bankalar, yakından takip ediyor.

Bütçenizi iyi değerlendirin

Bazı bankalar bedelli askerlikle ilgili sundukları düşük faiz ve uzun vadeli kredi seçenekleriyle adayları, müşteri portföyüne katmayı hedefliyor.

Bankaların 12 aydan başlayıp 60 aya kadar varan kredileri, faiz ve alınan masraflar açısından farklılık gösteriyor. Bu yüzden adayların, bütçelerini göz önünde bulundurarak iyi araştırma ve planlama yapmaları gerekiyor. Öyle ki, bedelli için ödenecek ve krediyle sağlanacak 30 bin lira, 60 ay sonunda 52 bin lirayı geçebiliyor.

Bu noktada kısa vadeli krediler daha cazip görülüyor. Bir banka, bedelli askerliğe özel olarak 1,29 faiz ve 12 ay vadeyle kredi seçeneği sunuyor.

Aylık ödemesi 2 bin 758 lira 63 kuruş olan bu seçenekte toplam geri ödeme 33 bin 103 lira oluyor. Kredi alırken verilen 250 lira kredi masrafı ile sigorta ve vergi dahil ücretler olan 497,5 lira da eklendiğinde ödenecek toplam para 34 bin liraya yaklaşıyor ve aylık maliyet 1,82'ye çıkıyor.

Aynı bankanın 1,38 faiz ve 36 ay vadeli seçeneği de bulunuyor. Aylık bin 112 lira 95 kuruş taksitli bu kredinin toplam geri ödemesi 40 bin 66 lirayı buluyor. Masraflarla birlikte kredinin aylık maliyeti 1,76 oluyor.

60 aya kadar vadeli seçeneğinde ise banka, 1,46 faiz uyguluyor. Masrafsız bu kredide aylık 812,01 lira ile toplamda 48 bin 720 lira geri ödeniyor.

Devlete gidecek 30 bin, cepten çıkacak 52 bin lira

Başka bir banka, 1,74 faiz ve 60 ay vadeyle bedelli askerlik kredisi veriyor. Masrafın 446 lira olduğu kredide aylık 881,52 lira taksitle 60 ay sonunda toplam geri ödenen para yaklaşık 52 bin 890 liraya ulaşıyor.

Diğer bir banka ise 1,40 faiz ve 36 ay vadeyle kredi imkanı tanıyor. Bu kredide geri ödeme, bin 117 lira 35 kuruş taksitle toplam 40 bin 224 lira oluyor.

Başka bir banka da bedelliye yönelik iki seçenek sunuyor. 1,40 faiz ve 36 ay taksitle sunulan, 681 lira masrafın alındığı kredinin geri ödemesi, bin 117,35 lira taksitle 40 bin 224 lirayı buluyor. 1,55 faiz ve 60 ay vadeli diğer seçenekte ise aylık 834,03 lirayla toplamda yaklaşık 50 bin lira ödeniyor. Bu kredide de masraf olarak 681 lira alınıyor. Aylık maliyet de 1,95'i buluyor
www.patronlardunyasi.com

İşin Kıral'ı açıkladı: En iyi satışçı hangi burçtan çıkar?

Türkiye’de klasik mobilya denilince akla ilk gelen markaya adını veren Fatih Kıral, hangi milletin nasıl mobilya sevdiğini, kendi başarı öyküsünü, Türkiye’nin kentleşme sürecine paralel gelişen dekorasyon sektörünü anlattı

Butik mobilya sektörünün köklü şirketi ‘Fatih Kıral Mobilya ve Dekorasyon’un sahibi Fatih Kıral konuşmayan patronlardan, söyleşi vermekten hoşlanmıyor. Nazardan korkuyor. “İsminizde hem Fatih hem Kıral vurgusu olunca insanlar korkmadan nasıl giriyorlar mağazanıza? Çok pahalı olduğunu düşünürüm hep mobilyalarınızın” diyorum. Tam da yarasına parmak basıyorum bilmeden...

“Mobilyanın taşınması, kurulması, garanti sürelerini ekleyince zincir mağazalarla aynı fiyata kanepe satıyorum. Ama ismim ve mağazalarımızın görkemi pahalı imajı uyandırıyor gerçekten. Daha geçen gün acaba mağazaların dekorasyonunu biraz daha mı vasat yapsak diye arkadaşlarla dertleştik” diyor.

Fatih Kıral 30’uncu yılını dolduruyor sektörde bu yıl. Dile kolay Türkiye’nin kentleşme tarihiyle paralel neredeyse. Nevi şahsına münhasır derler ya, farklı bir karakter. Çalışanlarını işe alırken, bölümlere yerleştirirken burçlarına da bakıyor. Zaman içinde bir burç hafızası oluşmuş. Hangi ünlü ismin hangi burçtan olduğunu ezbere biliyor.

Klasikle özdeşleşmiş

Fatih Kıral, Türkiye’de klasik mobilya deyince akla gelen ilk marka ama aslında mağazalarında ünlü Fransız, İtalyan, Amerikan markalarını da satıyor. Rixos, Pera Palas başta olmak üzere marka otellerin kral odalarını, süitlerini giydirmesiyle tanınıyor. Cemiyete mobilya veren Fatih Kıral ilk kez konuştu.

* Türkler ve mobilya denince aklınıza gelen ilk cümleler...

Biz Türklerin mobilya kültürü Dolmabahçe Sarayı’nın yapımından sonra başlamıştır. Ondan önce sedirler, divanlar ve radyo altı vardı mobilya olarak.

* Mobilya ekseninde bana bir Türkiye resmi çizebilir misiniz lütfen? 70’lerde kimler mobilya alıyordu?

70’li yıllarda da belli ölçüde lüks yaşam vardı tabii ama belirli ailelerdi bunlar. Mobilyayı yalılarda, villalarda oturanlar satın alırdı. 70’lerden sonra İstanbul’a göç başladı. Yeni semtler açıldı, ihtiyaçlar arttı.

* 80’ler peki?

Piyasa büyümeye başladı. Bağdat Caddesi’ne de mobilyacılar gelmeye başladı. Ben de Bağdat Caddesi’ndeki mağazalarımı bu dönemde açtım. Varlıklı kesimin yanında bir orta sınıf oluşmaya başladı. Mobilya lüks olmaktan çıktı. Anadolu’ya da yayılmaya başladı mobilya kültürü.

Marka dışarıda da tanınıyor

* Siz yerli üretim yanısıra mağazalarınızda lüks markaları da satıyorsunuz...

Dünyaca ünlü 20’yi aşkın markanın Türkiye temsilcisiyiz. Versace, Porsche, Provasi, Cesare Paciotti, Giorgio Collection, Natuica gibi. Aksesuarlar mesela porselen İtalyan bebekleri istedi müşterilerimiz, onu da getirdik. Ama biz daha çok yerli ürün ağırlıklıyız. 400’ün üzerinde farklı ürünü müşteriye sunabiliyoruz. 1000’in üzerinde kumaş ve 70’in üzerinde cila çeşidimiz var. Müşterinin isteğine göre fark almadan butik üretim de yapıyoruz. Amerika’nın en büyüğü Stanley’in her yaştan çocuk mobilyalarını satıyoruz. Mobilyanın aksesuarlarından, tekstil ürünleri, duvar kağıtlarına uzanan geniş bir ürün gamımız var.

* Sektörünüzde yurtdışında neler yaptınız?

Rusya, Kazakistan, Dubai, Azerbeycan’da büyük işler yapan bir grubuz. Bu bölgelerde iş yapan büyük inşaatçıların çoğu bizimle çalışır. Libya’da mesela inanılmaz projelere imza attık. Kongre merkezi, otel, şahıs villaları yaptık... 150 çok lüks villayı giydirdik mesela. O 150 villanın bir tanesi dahi yok şu anda. Dün Libyalı mimar geldi, “Yaptığınız herşey yıkıldı. Şimdi hepsi yeniden yapılacak” dedi. Üzücü tabii. Libya’da son dönemlerde öyle bir zenginlik oluşmuştu ki, hava taşımacılığı yoluyla gidiyordu siparişler.

* Türklerle Avrupalıların mobilya kullanım alışkanlıklarını karşılaştırdığınızda gördüğünüz çarpıcı farklılıklar neler?

Saltanattan gelmiş bir milletiz. Ne kadar değişsek de saltanata karşı bir ilgi, istek var. Lükse karşı bir arzumuz var millet olarak. Avrupalı daha minimalist, düz seviyor. Türkler oymalar, kakmalar, varak sever. Türk evleri gösterişlidir bu yüzden. Avrupa’da zenginliğini dışarı vuran insan azdır. Avrupa’nın kullanım standartları da farklıdır. Mesela Alman yumuşak koltukta oturmaz. Sert koltuk sever.
Amerikalı ise içinde kaybolacağı, yumuşak koltukta oturmayı sever. Konfor düşkünüdür. Türklerde Amerikalılar kadar olmasa da yumuşak koltuk sever. Ruslara düz bir şeyi mümkün değil sevdiremezsiniz, janjanlı mobilyaları çok rahat satarsınız ama.

Mağazada lüksü abarttık, imajımız ‘pahalı’ kaldı

* İsminiz çok korkutucu! Pahalı imajı veriyor...

Biz zincir mağazalardan çok da farklı fiyatlarla ürün satmıyoruz aslında. Mesela bir kanepeyi 6.000 TL’ye satıyoruz. Müşterinin evine götürüyoruz, kuruyoruz, garantisini veriyoruz. Zincirlerde ise raftadır mal. Buna rağmen 4 bin 500 TL’ye satıyorlar. Aldığınız ürünü taşıtıyorsunuz, ek maliyet. Evde kuramıyorsunuz, kurma hizmeti veriyorlar. Ona da ayrı bir ücret ödüyorsunuz. Üstelik aldığınız ürün için çok uzun bir garanti yaşamı da sunamıyorlar.

Böyle baktığınızda bizi geçiyor aslında fiyat. Buna rağmen bizim maalesef “pahalıdır” imajımız var. Belki mağazalarımız lüks, biraz abarttık mağazalarımızı yaparken! İsmimin bir etkisi olabilir, doğrudur. Hem Fatih hem Kıral! Biraraya gelince acayip bir enerji veriyor olabilir. Bir de biz çok klasik ve varaklı algılanıyoruz. Evet bu ürünler var ama bizde her tarz ürün var. İtalyan, Fransız, Amerikan, minimalist tüm tarzları satıyoruz.

Kova burcu satışta iyi

* Burçlara göre eleman alıyormuşsunuz, yengeci satışa koymuyormuşsunuz...

Yengeç misiniz! (Evet deyince anlatmaya başlıyor). Yengeç çok zekidir.

* Ama satış yapamaz!

Yapar, isterse yapar. Çok da dürüsttür, kolay kolay insan satmaz. Satış bir enerjidir her insan satış yapabilir ama bakın yengeç hesap kitabı iyi bilir, bu yüzden muhasebede daha iyidir. Oğlak asıl çok iyidir muhasebede. Akrep de iyidir. Ama akrep sıkıntılıdır rahat duramaz.

* En iyi satışçı hangi burçtan çıkar peki?

Kova. Ama kova da sıkıntıya gelmez, kurumsal yerde sıkılır. Akrep de iyi satıcıdır, ama çok iş değiştirir. Mesela akrep erkeği çok evlenir, arabasını da çok değiştirir. Balık başarılı yönetir. Yaylar çok artisttir. Çabuk organizasyon yaparlar. Ama sonunda bir sıkıntı çıkar hep onlarda. Boğa erkeği mesela çok rahattır ama çabuk para kazanma yolunu da bulur. Adam teknelerde gezer ama para gelir. Parayı kazanır, 5 sene yer, içer, gezer. Sonra bakar para azalıyor hemen bir operasyon yapar, parayı yine kazanır. Bunu daha çözemedim, enteresandır.

* Balık burcundan başarılı üç isim saymanızı istesem...

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan balık burcundan, Ali Ağaoğlu, Ferit Şahenk .

Versace sevenler

* Versace Home mobilyalarını kimler alıyor?

Daha çok giyim markası olarak takip edenler. İki işadamı evinin dekorasyonunun tamamen Versace olmasını istedi mesela. En lüks ürünlerden Provasi markasını da koleksiyonerler alır. Adam yıllar önce yurtdışından masasını almış, şimdi bakıyor artık Türkiye’de de satılıyor. Parçalarını tamamlıyor.

Aşka uzanan kanepe

Fatih Kıral’da tarzlarının yanı sıra isimleriyle de ilgi çeken ürünler var. Bunlardan biri de hediye olarak en çok tercih edilen ürünlerin başında gelen Josephine Kanepesi. Bu uzanma koltuğu, adını Napolyon’un büyük aşkından alıyor. Zaten markanın tutkunları arasındaki diğer adı da “aşk kanepesi”. Bu kanepeye Josephine gibi uzanıp kendi Napolyon’unu düşlemek için ise 3 bin 250 lira ödemeniz gerekiyor
www.patronlardunyasi.com

Yeni e-kimliklerin tanıtımı yapıldı

Nüfus cüzdanlarının yerini alacak olan çipli e-kimlik kartları için sona gelindi. 2012'den itibaren ilk kartların verileceği açıklanan kimlik kartları pasaport, ehliyet, nüfus bilgileri ve banka bilgileri gibi birçok konuyu içinde barındırıyor.
TÜBİTAK’ın Gebze kampüsünde yeni e-kimliklerin tanıtımı yapıldı. 2012 yılında ilk e-kimliklerin verileceği kaydedildi. E-kimlik ile birlikte birçok yolsuzluğun önüne geçilmesi bekleniyor. İçinde şifre bulunan ve gerekli kurumlarda parmak izi taraması ile çalışan e-kimliği sahibi dışında başkası kullanamıyor. Kişiye özel birçok bilgiyi bulunduran e-kimlik ile proje bitiminde 10 milyar lira tasarruf elde edilmesi bekleniyor. E-kimlik yöneticisi Dr. Oktay Adakar, e-kimlik hakkında bilgi verdi. E-kimliğin 2012'de ilk kartlarının verileceğine değinen Adakar, 1 yıl alt yapı 3 yıl da tüm Türkiye’de hazırlık çalışmaları olmak üzere toplam 4 yılda uygulanmasını hedeflediklerini kaydetti.

E-kimlik, elektronik ortamda tek kart ve tek şifre ile her şeye kolayca ulaşma imkanı sağlıyor. Bankalar dahil birçok bilgiyi içinde bulunduran e-kimlik akıllı kartı kimlik sahteciliğinden kaynaklanan vatandaş mağduriyetlerinin de önüne geçmesi planlanıyor. E-devlet ve e-ticaret gibi tüm hizmetlere kimlik kartı ile ulaşılabilerek e-imza atılabilecek. Ayrıca e-kimlik akıllı kartı vizesiz gidilebilecek her yerde “seyahat belgesi” olarak kullanılabilir hale gelecek. Usulsüzlük yolsuzluk gibi suçların önüne geçmekte büyük avantajlar sağlayacak olan e-kimlik akıllı kartı ile birlikte kurumlar vatandaştan emin olup hak sahipliği denetimi kolay yapılabilecek.

PİLOT UYGULAMA BOLU’DA YAPILMAYA BAŞLANMIŞTI

İlk olarak Bolu’da 220 bin kişiye e-kimlik kartı dağıtan TÜBİTAK, tüm süreçleri başarıyla sonuçlandırdı. Tüm Türkiye’de e-kimliğin hayata geçirilmesi için gün sayılıyor. E-devlet icra kurulu toplantısının ardından e-kimlik kartının yaygınlaşması amacıyla düğmeye basılacak.

Bolu’da tarlada çalışan insanların parmak izleri kaybolunca TÜBİTAK çareyi damar izinde buldu. İnsanların krem kullanarak veya çalıştıkları için parmak izlerinin kaybolmasına önlem olarak damar izine başvuruldu. Bolu’dan olumlu tepkiler alan TÜBİTAK, 2012 yılında bu uygulamaya tüm Türkiye’de başlatmak istiyor.

Tamamen yerli yazılımlarla üretilen e-kimlik akıllı kartını da almak çok kolay. Vatandaşlar nüfus cüzdanları ve bir fotoğraf ile birlikte en yakın nüfus müdürlüğüne başvurarak yeni e-kimlik kartına sahip olabilecek. Vatandaş nüfus müdürlüğüne gittiğinde kendisine ilk önce 6 haneli bir şifre verilecek. Daha sonra vatandaşın adresine e-kimlik akıllı kartları postalanacak.
/www.isinsani.com

25 Kasım 2011 Cuma

Arena'da Ülker - fener kırizi çıktı

Fenerbahçe Kulübü'nün, salon sporları için Ülker'le birlikte yaptırdığı Ataşehir'deki spor salonuna isminin verilmemesi, sarı-lacivertli yönetim ile sponsoru arasında krize yol açtı.Sarı-lacivertli kulübün, sponsoru Ülker ile birlikte yaptırdığı 13 bin 800 kişilik salona, "Ülker Sports Arena" ismi asıldı. Ülker Grubu, Fenerbahçe logosunun, Ocak ayında açılacak salonun dış cephesinde yer alacağını bildirdi, ancak bu açıklama yönetimi tatmin etmedi

Fenerbahçe Kulübü'nün, salon sporları için Ülker'le birlikte yaptırdığı Ataşehir'deki spor salonuna isminin verilmemesi, sarı-lacivertli yönetim ile sponsoru arasında krize yol açtı.

Ülker, salonun ismini, "Ülker Sports Arena" olarak belirlerken, Fenerbahçe'nin sadece logosunun salonun dış cephesinde asılı olacağını ilan etti.

Fenerbahçe Yönetimi, salonda Fenerbahçe isminin bulunmamasının sıkıntısını yaşarken, sarı-lacivertli taraftarlar da bu durumu tepki veriyor. Ocak ayında hizmete girmesi planlanan salonun dış cephesine, "Ülker Sports Arena" tabelası bir süre önce takıldı. Salonun girişinde ise "Fenerbahçe Uluslararası Sports Arena" ibaresi yer alacak. Ancak Ülker'in bu uygulaması, Fenerbahçe'yi tatmin etmedi.

Yıldırım’ın hassasiyeti

Ülker Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özokur, geçtiğimiz günlerde Fenerbahçeli taraftarlardan gelen tepkiler üzerine salonun girişine, "Fenerbahçe Uluslararası Sports Arena" yazısının asılacağını, salonun resmi isminin ise "Ülker Sports Arena" olacağını duyurdu. Özokur, Fenerbahçe logosunun da duvarda asılı bulunacağını bildirdi, ancak Ülker grubundan gelen bu açıklama Fenerbahçe Yönetimi ile taraftarlarını tatmin etmedi.

Sarı-lacivertliler, 13 bin 800 koltuk kapasiteli salonun isminin, "Fenerbahçe Spor Kulübü Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Arena" olarak belirlenmesini talep ediyor. Bilindiği gibi Başkan Aziz Yıldırım da, kulüp dergisindeki bütün yazılarında salonun ismini, "Fenerbahçe Ülker Arena" olarak ifade etmişti.

ARSA 59 MİLYONA SATIN ALINMIŞTI

Fenerbahçe, Başkan Aziz Yıldırım'ın ısrarlı çalışmaları sonunda Ataşehir'deki arsayı 59 milyon lira ödeyerek satın almıştı. Basketbol erkek takımının sponsoru Ülker ile birlikte yaptırılan salonun 37 bin 814 metrekare kapalı alanı bulunuyor. 13 bin 800 taraftar kapasiteli salonda, Fenerbahçe bayan ve erkek basketbol takımları maçlarını oynayacak. Türkiye'nin en modern kapalı salonu olan tesis, milli takımlarımıza da ev sahipliği yapacak.

ÜLKER: ‘Gereken yapılır’

Salon inşaatının hızla devam ettiğine dikkat çeken Ülker Grubu, sarı-lacivertlilerin yüreğine su serpti. Ülker'den alınan bilgilere göre, inşaat tamamlandıktan sonra Fenerbahçe Kulübü'nün talepleri yerine getirilecek.

Şirket yetkilileri, "İnşaat bitince gereken yerlere, gereken yazı ve logolar konulacak. Bize şimdiye kadar gelen olumsuz bir tepki yok" ifadelerini kullandılar.

Yusuf Kobal/Milliyet


www.patronlardunyasi.com

- Genelkurmay 3 Generalin peşine düştü

Savcılık, Tümgeneral Bakıcı'nın firarıyla ilgili, Tuğgeneral Yenikeçici ve Tümgeneral Turfan için soruşturma başlattı.

Savcılık, Tümgeneral Bakıcı'nın firarıyla ilgili, Tuğgeneral Yenikeçici ve Tümgeneral Turfan için soruşturma başlattı. Askeri savcılık da Bakıcı hakkında soruşturma başlattığını duyurdu

İnternet andıcı davasında hakkında yakalama kararı olmasına rağmen Rusya'ya kaçan Tümgeneral Mustafa Bakıcı'yla ilgili olarak İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın, firara zemin hazırladıkları gerekçesiyle ilk aşamada iki general hakkında soruşturma başlattığı öğrenildi.

Savcılığın hakkında soruşturma açtığı iki ismin İstanbul Merkez Komutanı Tuğgeneral Muhittin Yenikeçici ile Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkan Yardımcısı emekli Tümgeneral Orhan Turfan olduğu belirtiliyor. Özel Yetkili Savcılık soruşturma evrakını Genelkurmay'a da gönderdi. Savcılık, Bakıcı'nın hastane ve izin süreçleri ile daha sonraki emeklilik işlemlerini mercek altına aldı. Hakkında yakalama kararı olan bir askeri personele merkez komutanlığına teslim edilmek yerine nasıl izin verildiği ve emeklilik dilekçesinin işleme konulduğu araştırılıyor.

Soruşturma kapsamında Tümgeneral Bakıcı'ya yardımcı olduğu kuşkusu doğan iki isme ulaşıldı. Bunlardan birincisi Bakıcı hakkında çıkartılan ile yakalama emrini uygulaması gerekirken ilgili tüm evrakı eski görev yerine yönlendiren İstanbul Merkez Komutanı Tuğgeneral Muhittin Yenikeçici. Savcılığın hakkında soruşturma başlattığı ikinci isim Mustafa Bakıcı'nın izin dilekçesini onaylayan dönemin Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkan Yardımcısı emekli Tümgeneral Orhan Turfan. Özel Yetkili Savcılığın önümüzdeki günlerde iki general ile diğer bazı personelin ifadelerine başvurması bekleniyor.

Özel Yetkili Savcılığın soruşturma çerçevesinde Kara Kuvvetleri Eski Personel Başkanı Tümgeneral Metin İyidil, Ağustos Şûra'sından sonra terfi ederek bu göreve atanan Tuğgeneral Yavuz Selim Kahveci, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Salih Zeki Çolak ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu'nun bilgisine de başvurulabileceği belirtiliyor.

'EVREN İÇİN ÇALIŞMA YOK'

Genelkurmay Başkanlığı da dün bir açıklama yaparak askeri savcılığı Bakıcı hakkında soruşturma başlattığını duyurdu. Açıklamadan ayrıca Yedinci Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Evren'in isminin kışladan kaldırılacağı yönünde herhangi bir çalışma mevcut değildir" denildi.

Sabah


www.patronlardunyasi.com

İşte PKK'nın gümrük tarifesi


PKK'nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik operasyonlarda elde edilen belgelere yenileri eklendi

PKK'nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik operasyonlarda elde edilen belgelere yenileri eklendi. Belgelere göre örgütün silahlı kanadı HPG maliye birimi kurup köylerden, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı yapan çetelerden gümrük vergisi almış.

Son dalgada gözaltına alınan avukatların bürolarından ise esnaf ve işadamlarından toplanan Devrim Vergisi’nin makbuzları çıktı

Habertürk Gazetesi'nden Bülent Ceyhan'ın haberine göre, Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilen soruşturma kapsamında düzenlenen KCK operasyonlarında terör örgütünün uyuşturucu ve insan ticareti yapan kaçakçılardan gümrük vergisi aldığı belgelendi. Örgütün, HPG Hakurk Komutanlığı (Eyaleti) yazılı mührü vurulan vergilendirme işlemlerinin sadece birinde Diyarbakır’ın bir köyünden 55 bin Euro aldığı belirlendi.

“Esendere Maliye Birimi’ adı altında alınan paraların kaydedildiği mühürlü vergi defteri de ele geçirilen belgeler arasında. HPG mühürlü deftere “Arkadaşın gümrüğünü aldık”, “Esendere Maliye Birimi: Arkadaşın gümrüğü alınmıştır” şeklinde notlar düşülmüş. Bu notların hem kaçakçıya verildiği hem de Arapça ve Latince’nin kullanıldığı vergi defterine kaydedildiği belirlendi. PKK’nın kurduğu vergi sistemine ilişkin itiraflarda bulunan Şervan kod adlı R.D. “Örgüt, vergisini kesin alır. Bazen malların taşınması için yardım eder. Bu da ekstra ücrete tabidir. Örgüt ‘Avrupa vergisi’ de topluyor. Çünkü uyuşturucu Avrupa’ya ulaştığında KCK/PKK malın sahibini çok iyi biliyor” diye ifade verdi.

KANDİL DİŞ KLİNİĞİ

Defterdeki notlardan dünyanın en büyük uyuşturucu kaçakçılarından biri olarak nitelendirilen Cumhur Yakut’un da örgütü kurye veya ortak olarak kullanmaya başladığının anlaşıldığı da belirtildi. Sağ olarak ele geçirilen bir teröristin üzerinden de örgütün Kandil’deki kampında açtığı diş kliniğinin fotoğrafları çıktı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan avukatların bürosunda yapılan aramalarda ise örgüt adına esnaf ve işadamlarından “Devrim vergisi’ adı altında toplanan paralara ait makbuzlar bulundu.

GÜMRÜK TARİFESİ
İşlenmiş uyuşturucuda kilo başına 65 dolar, kokainde 3 bin dolar gümrük alan PKK diğer mallar için de gümrük tarifesi hazırlamış:

İran-Türkiye (Katır başına)

Mazot ve benzin: 3 dolar

Şeker: 5 dolar

Çay: 7 dolar

Sigara: 7 dolar

Türkiye İran (Katır başına)

Elbise: 7 dolar

www.patronlardunyasi.com

- İşte İlk Türk yarışı arabası....

1 milyon dolarlık Türk malı yarış otosu geliştirildi. Peki ama sonuç ne olcak?
Işık, ‘Volkicar’ ismini verdiği aracın, normal yol versiyonunu da üretmek istediğini ancak bunun için bir ortak bulması gerektiğini belirtti. Zengin sporu olarak adlandırılan motorsporlarının böyle olmadığını kanıtlamak ve bu sporu Anadolu’ya yaymak için ‘Volkicar’ı yarattığını söyleyen Işık, “Aracın ön üretimlerine başladım. Hazirana kadar 24 adet üreteceğim. Fiyatıysa 10-13 bin Euro civarı...nda olacak” dedi.

LASSA VE CMS DESTEĞİ

Yıllarca yarış lastiklerinin gelişiminde rol oynadığı Lassa ve CMS’nin de desteğini alan Işık, Volkicar’ı yaklaşık iki yılda geliştirdi. Volkan Işık, 2008’in aralık ayında start verdiği Volkicar projesiyle ilgili olarak, “Bugüne kadar kullandığım bütün yarış otomobillerinden edindiğim tecrübeleri yorumlayarak hedeflediğimiz otomobili 5 ay içinde tamamladık. Gece gündüz heyecanla çalıştık. Daha sonra projeyi ve otomobili son haline getirmek için tamamen kendi ekibimle çalışmaya başladım ve üretilecek hale getirdim” diye konuştu.

5 BİN ADETLİK PAZARI

Bu araçla ilk etapta Türkiye içinde organizasyonlar düzenleyeceğini, ardından yurt dışına da götüreceğini kaydeden Işık, şunları anlattı: “Tüm dünyada bu tip araçları üreten fazla marka yok. En büyük rakibimiz Amerika’daki bir şirket. Bu tipteki yarış araçlarının yaklaşık 5 bin adetlik bir pazarı var. Ben yılda 100-150 adet üretebilecek durumdayım. Yurt dışı bağlantılarımız da var. Volkicar’ı Türkiye’den çıkmış bir yarış otomobili markası yapmayı hedefliyorum.”

SATMAYACAĞIM

Bundan sonraki adımda iki kişilik bir yol versiyonunu düşündüğünü, ayrıca dünyaya pazarlanabilecek bir konsept spor otomobil üretmeyi de istediğini kaydeden Işık, şunları dile getirdi: “Bu otomobili, belirli bir sayıda kendi atölyemde üretebilirim. Yılda 300 adet için ayrı bir yapı gerekebilir. Bu işi büyüttükten sonra satmayı değil ama ortak almayı düşünebilirim. Bir spor otomobili üretebilmek içinse gerçekten işi bilen, üretici bir ortağa ihtiyacım var. O çok farklı bir üretim gerektiriyor ve benim gücüm tek başına yeterli olmaz. Aracı yaparken fikrimi Karsan Murahhas Azası Jan Nahum’la da paylaştım. Çok hoşuna gitti. Onlar da taksi projesi gibi eksikliği olan bir sınıfta araç geliştiriyorlar. Sonuçta Türkiye’den Türk markalı araç çıkacaksa, böyle farklı ve pek üzerine gidilmemiş sınıflarda araçlar üretmemiz gerek. Bugün sedan veya hatchback otomobilleri herkes üretiyor.”

ELEKTRİK GERİ VİTESİ VAR

FIA kurallarına uygun olarak hazırlanan Volkicar’ın kalbinde, 1.3 litre 115 HP’lik Yamaha motosiklet motoru bulunuyor. Gövdesi kompozit plastikten üretilen araçta 5 ileri sıralı şanzıman kullanılmış. Geri vites ise, sonradan eklenmiş ve bu iş için küçük bir elektrik motoru konulmuş. Üç metrelik ve tek kişilik araç, toplamda 530 kg. Lastikleri özel olarak Lassa, jantları ise CMS tarafından geliştirilmiş.

MCRAE'DE KENDİ ARACINI ÜRETMİŞTİ

Yurt dışı başarılarıyla da ses getiren Volkan Işık, “Volkicar” adıyla ürettiği yarış aracıyla, kendi otomobilini üreten ünlü yarışçılar kervanına katılmış oldu. En bilinenler arasında ünlü rallici Colin McRae’yi yer alıyor. McRae, ölümünden önce “McRae R4” adıyla yarış için kullanılacak bir otomobil yaratmıştı. Benzer şekilde ünlü yarışçı Bruce McLaren de kendi adıyla otomobiller üretmek için McLaren firmasının temellerini atmıştı.

(Emre ÖZPEYNİRCİ - Hürriyet)

23 Kasım 2011 Çarşamba

Patronlar Kulübü'ne sürpriz isim

Patronlar Kulübü TÜSİAD’da Ocak ayında seçimli genel kurul yapılacak. Başkanlık görevini sürdüren Ümit Boyner’in yerine kimin adı geçiyor?

Patronlar Kulübü TÜSİAD’da Ocak ayında seçimli genel kurul yapılacak. Başkanlık görevini sürdüren Ümit Boyner’in yerine kimin başkan olacağı merakla beklenirken, bu koltuğa en yakın isim olarak Sütaş’ın patronu Muharrem Yılmaz gösteriliyor. Halen dernekte Yönetim Kurulu Üyesi ve Bölgesel Gelişme ve İş Dünyası ile İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Yılmaz’ın adaylığının cuma günü yapılacak TÜSİAD Başkanlar Konseyi’nde ele alınacağı konuşuluyor

TÜSİAD’da Ocak ayında seçimli genel kurul yapılacak. Halen başkanlık görevini sürdüren Ümit Boyner’in yerine kimin başkan olacağı merakla beklenirken bu koltuğa en yakın isim olarak Sütaş’ın patronu Muharrem Yılmaz gösteriliyor. Dernekte Yönetim Kurulu Üyesi ve Bölgesel Gelişme ve İş Dünyası ile İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Muharrem Yılmaz’ın kimsenin istemediği ‘ateşten gömlek’ olarak nitelendirilen TÜSİAD Başkanlığı’na adaylığı cuma günü yapılacak TÜSİAD Başkanlar Konseyi’nde gündeme geleceği ve Yılmaz’a başkanlık önerileceği konuşuluyor.

Başkan fedai olacak!

Başkanlar Konseyi toplantısına Rahmi Koç, Feyyaz Berker, Cem Boyner, Ömer Dinçkök, Tuncay Özilhan, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Halis Komili, Erkut Yücaoğlu, Rona Yırcalı, Zekeriya Yıldırım, Yavuz Canevi, Aldo Kaslowski gibi isimlerin katılması bekleniyor. TÜSİAD’da genellikle başkan, başkan yardımcıları arasından seçiliyor.

Şu anda Ümit Boyner’in yardımcılıklarını Akbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in eşi, Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grubu Başkanı Haluk Dinçer ile geçtiğimiz Haziran ayında Yapı Kredi’den ayrılan Tayfun Bayazıt yapıyor. TÜSİAD’da ağırlığı olan Sabancı Ailesi’nin damadı Haluk Dinçer’in bu göreve sıcak bakmaması, Tayfun Bayazıt’ın ise profesyonel yönetici olması nedeniyle dernekte başkan yardımcılarından birinin başkan olma geleneği bu kez bozulacağa benziyor.

TÜSİAD’a yakın çevrelerde zaman zaman AK Parti iktidarıyla sıkıntılı dönemler yaşayan ancak başarılı başkanlık dönemi ile takdir toplayan Ümit Boyner’in ikinci bir dönem daha bu görevi istemediği konuşuluyor. TÜSİAD Başkanlar Konseyi toplantısında Ümit Boyner’e bu yönde bir baskı yapabileceği de ifade ediliyor. Boyner’in ayrılmakta kararlı olduğunu da kaydeden yakın çevreler, “Her geçen dönem başkan adayı bulmak zorlaşıyor. Kimse ateşten gömleği giymek istemiyor. Başkanlığı kabul edecek isim tabir yerindeyse fedailik yapacak. Buna en yakın isim de Muharrem Yılmaz” değerlendirmesini yapıyor.

Muharrem Yılmaz kanadında ise farklı tepkiler var. Yılmaz’a yakın kaynaklar, fabrika sayısını 2’den 4’e çıkarma planları yapan, yakın zamanda ikiz babası olan Yılmaz’ın başkanlığa temkinli baktığını ifade ediyor. Sütaş’ın tüketiciye yakın bir marka olması, Yılmaz’ın iktidarla yaşanacak olası sıkıntıların yansımasından endişe ettiği de gelen bilgiler arasında.

Ayvalık’taki enginar bahçesini büyütecekler!

TÜSİAD eski başkanlarından Cem Boyner, geçen yıl yayımlanan röportajında Ümit Boyner’in TÜSİAD’daki başkanlık görevini ikinci dönem üstlenmeyeceğinin sinyallerini vermişti. Cem Boyner, “Ümit’in görev ve sorumluluk bilinci çok yüksek. TÜSİAD’taki sorumluluğunu da en iyi şekilde yapmak istiyor. Bir yıl, 2 ay ve birkaç günü var. Ben şafak sayıyorum. Çünkü bu süre bittiğinde Ümit’in ruhu normalleşecek. Onunla gurur duyuyorum, yaptığı işi çok ciddiye alıyor, yoğun tempoda çalışıyor. Bu iş bitince Ayvalık’taki enginar bahçemizde olacağız. Orayı büyüteceğiz” demişti.

2012 sonuna kadar 250 milyon $’lık yatırım yapacak

MUHARREM Yılmaz’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı Sütaş için büyük yatırım planları var. 2010 yılında İstanbul Sanayi Odası’nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasında 59’uncu sırayı aldı. Şirketin 2010 cirosu 800 milyon liranın üzerinde gerçekleşti.

Şu anda toplam günlük süt işleme kapasitesi 2 bin 500 ton olan Karacabey ve Aksaray’daki iki fabrikasında üretim yapan Sütaş’ın fabrika sayısı 4’e çıkarılacak. Bu amaçla 2012 yılı sonuna kadar yapılacak yatırım tutarı 250 milyon doları bulacak. Yatırımlar bittiğinde şirketin istihdam ettiği çalışan sayısı 5 bine yükselecek.

İş dünyasının en faal isimlerinden biri

SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, 2 Ağustos 1957’de Bursa’da doğdu. Orta öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamlayan Yılmaz, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Babası Sadık Yılmaz’ın kurduğu Sütaş’ta üniversitede okurken çalışmaya başladı. 1989’da şirketin genel müdürü oldu. Yılmaz, babası Sadık Yılmaz’ın 2005 yılında vefat etmesinin ardından Sutaş’ta yönetim kurulu başkanlık görevini üstlendi.

Muharrem Yılmaz, iş dünyası örgütlerinde oldukça faal bir isim. TÜGİAD, Avrupa Genç İşadamları Dernekleri Konfederasyonu, SETBİR gibi kuruluşlarda başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yaptı. Halen Sektörel Dernekler Federasyonu SEDEFED ve TÜRKONFED’in yönetim kurulu üyeliği yapan Yılmaz, Kurumsal Yönetim Derneği’nin de başkanlık görevini üstlenmiş durumda.

Necla Dalan/Vatan


http://ekonomi.patronlardunyasi.com

MetrisSpor'a Yıldırım tahliye

Meclis'e sevkedilecek tasarı zincirleme fiillerde en fazla 5 yıl cezayı öngörüyor. 'Kovuşturma sırasında görevlerinden düşerler' maddesi de 'hüküm kesinleşince' diye değişiyor

6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'nda yapılması öngörülen değişiklikler dün Adalet Komisyonu'ndan geçti. Kulüpler Birliği Başkanı Yıldırım Demirören'in yanısıra Federasyon İkinci Başkanı Göksel Gümüşdağ, F.Bahçe Asbaşkanı Nihat Özdemir ve tasarının mimarı eski federasyon başkanı Av. Levent Bıçakçı da görüşmelerde hazır bulundu. 11 maddelik değişiklik tasarısının kamuoyunda en çok tartışılan 2 maddesi komisyonda son şekli verilerek kabul edildi.

KOLTUĞU KURTULDU!

ŞİKE'ye verilen 1 yıldan 3 yıla kadar ceza aynı şekilde kalırken, 'birden çok şike suçu işleyenlerin cezası yarım mislinden 3 misline kadar artırılır' hükmü esas cezanın 4'te 1'inden 4'te 3'üne kadar artırılır şeklinde değiştirildi. Bu şekilde şike cezasının en fazla 5 yılla sınırlandırılması tasarıya kondu.

İKİNCİ önemli değişiklik ise 'Şike zanlılarının kovuşturma evresinde kovuşturma sonuna kadar kulüplerindeki görevleri sona erer' hükmü de 'Hüküm giymeleri halinde sona erer' şeklinde değiştirildi. Bu durumda F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, mahkeme sürecinde başkanlık koltuğunu yitirme ihtimali de ortadan kalktı. Ancak Yıldırım şike suçundan mahkum olursa, başkanlığını yitirecek.

PARA VE ERTELEME YOK

KOMİSYONA gelmeden önce yasaya imza koyan BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, teklifin yargıya müdahale anlamına gediğini savunarak imzalarını geri çekti. Ak Parti Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün 'Köy kahvesinde otururken 'Aziz Yıldırım'ı ne zaman kurtaracaksınız' diye sordular. Ben bu yasaya karşıyım' diyerek desteğini çekti. Eski Spor Bakanı Murat Başesgioğlu ise, 'Siyasetçi eli yanma pahasına ateşteki kestaneyi almalı' diyerek spor mahkemelerinin kurulmasını önerdi.

KURULAN alt komisyonda sert tartışmalara neden olan kararın ertelenmesi ya da paraya çevrilmesi hükmü kabul edilmedi. Şike suçundan hüküm giyenlerin hemen cezasını çekmesi onaylanırken, bu uygulamanın sadece terör yasasında ve askeri suçlarda olduğuna dikkat çekildi.

- Yasa 48 saat içinde TBMM Genel Kurulu'na gelecek.
- 29 Kasım'da yasa önerisi Meslis Genel Kurulu'nda gündeme alınacak.
- Yasa önerisinin aynı gün ya da bir sonraki gün kabul edilmesi bekleniyor.
- Ardından da Cumhurbaşkanı'nın onayına gidecek.
- CUMHURBAŞKANI'nın 15 gün süresi var. Ancak erken onaylaması bekleniyor.
- Resmİ gazetede yayınlandıktan sonra cezaevindeki tutuklulara, tutuksuz yargılama hakkı doğacak.
- Dava Ağır Ceza Mahkemesi'nden Sulh ve Asliye Hukuk mahkemelerine geçecek.

Volkan Yanardağ/Akşam


http://ekonomi.patronlardunyasi.com

Yerli otonun fiyatı süper teşvikle 15 bin lira olacak

Yerli otomobili üretecek ‘babayiğit’e süper teşvik geliyor. Yeni teşvik sistemiyle yerli otonun yatırım maliyeti düşecek

Yerli otomobili üretecek ‘babayiğit’e süper teşvik geliyor. Yeni teşvik sistemiyle yerli otonun yatırım maliyeti düşecek. Otomotivcilerin 25 bin lira maliyet çıkardığı yerli otonun fiyatı 15 bin liraya inecek.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu işe soyunacak bir babayiğit aranıyor” sözleriyle başlayan yerli otomobil üretim çalışmaları tam gaz sürüyor. Otomotiv Sanayii Derneği’nin, ‘yerli otomobilin maliyeti bu şartlarda 20-25 bin lira olur’ raporunun ardından harekete geçen ekonomi yönetimi, yerli otomobil üretecek olan ‘babayiğite’ süper teşvikler getirmeyi planlıyor. Bu kapsamda üzerinde çalışılan yeni teşvik sistemi ile yerli otomobilin maliyeti 15 bin liraya kadar çekilecek.

Stratejik ürün sınıfı geliyor

Çalışmaları süren yeni teşvik sistemi, yerli otomobilin maliyetinin çok yüksek olduğu tartışmalarını da sonlandıracak. Mevcut düzenlemelere göre halen Türkiye’de, ‘bölgesel’, ‘genel’ ve ‘proje’ olmak üzere üç ayrı sınıfta teşvik veriliyor. Yeni yapılacak düzenlemeyle ayrıca ‘stratejik ürün’ sınıfı eklenecek. Stratejik ürün sınıfı kapsamında da yerli otomobil, insansız hava aracı, savunma araçları gibi stratejik ürünlere teşvik sağlanacak.

Bu sınıftaki ürünlere verilecek teşvikler ise diğer teşviklerinden çok daha geniş olacak. Teşvik kapsamında, sıfır faizli kaynak, vergi ve prim yükümlülüklerinin kaldırılması, bedelsiz arsa gibi düzenlemeler yer alıyor. Yetkililer, stratejik ürünlere yapılacak teşviklerin, diğer teşviklerden farklı sürelere ve farklı oranlara sahip olacağını bildirdiler.

Yatırım maliyeti aşağı çekiliyor

Yeni getirilecek teşvik sistemi ile yerli otomobilin maliyetinin büyük ölçüde düşürülmesi öngörülüyor. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), yerli otomobil konusunda hazırladığı raporda, yerli otomobil için 2.5-3 milyar Euro’luk yatırıma ihtiyaç duyulduğu, yerli otomobilin maliyetinin de 20-25 bin lira olacağı belirtilmişti. Yeni teşvik sistemiyle yeni kurulacak fabrikanın maliyetinin çok aşağıya çekileceği, yerli otomobilin maliyetinin de en az 15 bin liraya düşeceği hesaplanıyor. Böylece, yerli otomobilin pazar payını geliştirmesi sağlanmış olacak.

Oto yan sanayi de yararlanacak

Ayrıca stratejik ürünlerin yan sanayilerine de teşvikler sağlanarak, diğer markalarla rekabet edebilmesinin önü açılacak. Örneğin, yerli otomobilin ‘yedek parçaları’ ithal araçlara göre çok daha ucuz olacak. Bu tür düzenlemelerle, yerli otomobil cazip hale gelecek. Yetkililer, teşviklerin daha çok üretim aşamasında verileceğini belirterek, diğer markalarla haksız rekabet ortamının oluşmayacağını kaydettiler.

OSD raporuna göre fiyat 20-25 bin lira

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) tarafından hazırlanan yerli otomobil raporu, Eylül sonunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e sunulmuştu. Bakan, raporla ilgili yaptığı açıklamada, “Yaklaşık 20-25 bin TL’lik maliyeti olan bir otomobilin üretimi, tasarımı, pazarlanması iç pazar açısından ortalama hesaba katıldı ve üretimle ilgili çalışmalar bu çerçevede yapıldı” denilmişti. Raporda bir takım verilerden yola çıkarak oluşturulan farklı yatırım tu-tarlarının yer aldığını belirten Ergün, otomobilin A’dan Z’ye kadar Türkiye’de üretilmesi, tasarım ve markalaşmaya yönelik ortalama 2.5 milyar Euro’luk yatırım yapılması gerektiğinin belirtildiğini kaydetmişti.

EN YAKIN KOÇ

Yerli otomobil üretiminin gündeme gelmesiyle birlikte Koç Grubu’nun bunu başarabilecek en yakın grup olduğu görüşü ağırlık kazandı. Koç Holding Başkanı Mustafa Koç da yaptığı açıklamalarda bunu teyit ederek, İtalyan ortaklarıyla yerli otomobil üretimi konusunda görüşmeler yaptıklarını açıklamıştı. Koç “Yerli otonun başarılı olması için devlet desteği gerekli” demişti.

Hüseyin Özay/Star

http://ekonomi.patronlardunyasi.com

22 Kasım 2011 Salı

'En Başarılı Türkler' ödüllerini aldı,

Business Network İngiltere'nin en başarılı Türkler'ini seçti. 11 dalda ödülün sahiplerini bulduğu gecede konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "AB, Türkler'deki dinamizmi hâlâ keşfedemedi" dedi

İngiltere ve Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak üzere hizmet veren Business Network tarafından ikincisi organize edilen "En Başarılı Türkler Ödül Töreni" dün akşam Londra'daki Hilton Park Lane Hotel'de gerçekleştirildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun konuşma yaptığı geceye ayrıca, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, İngiltere Ekonomi Bakanı Vince Cable ile İngiltere ve Türkiye'den çok sayıda milletvekili, lord ve Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık'ın da aralarında bulunduğu işadamları katıldı. İngiliz Jazz müzik grubunun canlı performansı eşliğinde resepsiyon ve yemeğin ardından konuşmalara geçildi.

ER GEÇ FARKEDECEKLER
Dışişleri Bakanı Davutoğlu yaptığı konuşmada, "Ülkemizde petrol gibi değerli bir doğal kaynağı henüz keşfedememiş olsak da, Türkler olarak dinamik bir toplum olduğumuzun farkına varmış durumdayız ve 'En Başarılı Türkler Ödül Töreni' de bunun bir göstergesidir. Bütün bunlara rağmen, Avrupa Birliği Türkler'deki bu dinamizmi henüz keşfedebilmiş değil, bunun farkına varmaları için ise Türkler'i, Türkiye içinde değerlendirmelerine de gerek yok. Elbette Avrupa'da yaşayan Türkler'in nasıl müthiş başarılara imza attıklarını er geç fark edecekler. İngilizler, yıllar boyunca süregelen toplumlararası entegrasyonu başarıyla sağlayarak, Türk toplumunu da bu konuda başarılı olmalarına destek olmuşlardır. Biz de bu durumdan oldukça memnunuz" dedi.

11 DALDA ÖDÜL VERİLDİ
Bu yıl ikincisi düzenlenen "En Başarılı Türkler Ödül Töreni"nde ödüle layık görülenler, Business Network'un internet sayfası üzerinden Türkçe ve İngilizce olarak açılan 11 kategori üzerinden toplam 62 binden fazla oy kullanılması sonucu seçildi. En çok oyu alanlar jüri tarafından ikinci kez elemeye tabi tutuldu. Ödül töreninde "En Başarılı Şirket" GINA SHOES seçilirken, "Türkiye ile iş yapan en iyi Britanyalı yatırımcı" ödülüne ise HSBC layık görüldü. Diğer ödüller ise şöyle: En başarılı girişimci: Ramazan Özdemir, En başarılı işkadını: Itır Sökmen, En başarılı işadamı: Mustafa Kamil, En başarılı akademisyen: Prof. Mustafa Camgöz, En başarılı profesyonel idareci: Kanat Emiroğlu, En başarılı öğrenci: Salih Yılmaz, Jüri Özel ödülü: Hüseyin Çağlayan.

'DEVAMI GELMELİ'
Yaklaşık 700 davetlinin katıldığı gecede konuşan Business Network Danışma Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü, Türkiye ile İngiltere'nin ticari ilişkilerinin güçlü olduğunu belirterek, "İngiltere'nin Türkiye ile ticaret hacmi 10 milyar doları geçmiştir. Almanya'dan sonra, Birleşik Krallık şu an Türkiye'nin ikinci en büyük ihracat pazarıdır. Fakat bu olumlu göstergelerden sonra Türkiye hâlâ, İngiltere'nin 20. sırada yer alan ticari ortağıdır. Bu nedenle şimdiye kadar yapılan ticari gelişmelerin devamını getirmemiz gerekiyor" dedi. İngiltere Maliye Bakanı Dr. Vince Cable de, benzer mesajları vererek, iki ülke ilişkilerinin çok önemli olduğunu ve kendisinin de bunun için parlamentoda desteklediğini belirtti. İngiltere Maliye Bakanı Vince Cable konuşmasında, Avrupa'da yaşanan son ekonomik krize işaret ederek, Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi. Ayrıca, İngiltere ve Türkiye'nin sadece ticarette değil, iş dünyasındaki yenilikleri ve gelişmeleri birlikte takip etmelerinin önemine değindi.

TÜRKLÜĞÜMLE GURUR DUYUYORUM'
Londra Belediye Başkanı Boris Johnson ise büyük dedesinin Türk olduğunu ve bundan gurur duyduğunu belirterek sözlerine başladı. Kısa bir dönem ticarete atıldığını ve ticaret hayatının ne kadar zor olduğunu bildiğini belirten Johnson, bu nedenle işadamları ve işkadınlarına olan saygısını ifade etti. Ayrıca Türkler'in paha biçilmez katkılarının Londra için ne kadar önemli olduğunun altını çizdi.
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/

Taksit taksit askerlik

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasından sonra bankalar bedelli askerlik kredisi kampanyalarına başladı. Uygulamadan yararlanacaklar 60 ay vadeyle 500 TL'den başlayan taksitlerle tezkerelerini alacak

Bedelli askerliğin detayları netleşince bankalar da kredi musluğunu açtı. Tek tek her banka 30 bin TL olacağı belirtilen bedelli askerlik için kredi kampanyaları başlattı. Garanti Bankası, 30 bin TL bedelli askerlik ücreti için, yüzde 1.46 faiz ve 60 ay vadeyle dosya bedelsiz kredi imkânı sunuyor. Krediyi kullanan müşteriler, ilk yıl sadece 500 TL taksit ödeyecek ve sonraki yıllarda taksitleri oransal olarak artacak. Müşteri tercihine bağlı olarak eşit taksitli veya kademeli farklı taksit alternatifleri de olabilecek. Banka, dileyen müşteriler için 60 ay vade, yüzde 1.42 faiz oranı ve 250 TL dosya masrafı seçeneğiyle kredi imkânı da sunacak.

MASRAFSIZ DA VAR
Akbank 1.40 faiz ile masrafsız olarak ya da 350 TL masraflı yüzde 1.30 faizle müşterilerine kredi sunacak. Şekerbank, bedelli kredisi için 3-12 ay vadede kredi faiz oranını yüzde 1.30, 13-60 ay vadedeki faiz oranını ise yüzde 1.40 olarak belirledi. Kredi kullanmak isteyenler 300 lira dosya masrafı ödeyecek.

3 AY ÖTELEME
Denizbank ise kredi kullanacak asker adaylarına özel 1.34'ten başlayan faiz oranıyla 60 aya varan vade seçenekleriyle, 3 ay ötelemeli ve masrafsız kredi verecek. Türk Ekonomi Bankası da yüzde 1.40 faiz oranıyla 36 ay vadeli kredi sunacak. Anadolubank'ta bedelli askerlik için vereceği kredide vadeyi 60 ay vade faizi de aylık 1.44 olarak belirledi. Kredinin ilk üç ayı ödemesiz olacak, taksit 800 TL olacak.

ASKERLİK YERİNE BANKA ŞUBESİ
Yapı Kredi, bedelli askerlik yapmak isteyenlere, özel bir kredi fırsatıyla bedelli askerlik ücretinin ödenmesinde kolaylık sağlıyor. Bedelli askerlik uygulamasından faydalanabilecek olanlar 30 bin TL'ye kadar 60 aya varan vadelerde yüzde 1.49 faiz oranıyla masrafsız kredi kullanabilecekler.
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi

21 Kasım 2011 Pazartesi

Piyasalara son darbe ABD'den geldi


Avrupa'da devam eden borç endişelerinin ardından ABD'de oluşturulan 'Süper Komite'nin de ülkenin bütçe açığını azaltma konusunda fikir birliğine varamaması piyasalara satış getirdi. Dolar, euro karşısında 1.35'in altına gelirken, içeride ise dolar, TL karşısında 1.84'ün üzerine çıkarak bir ayın zirvesini gördü.ABD’de kamu harcamaları ve bütçe açığını azaltma konusunda görüş belirlemek için ABD Kongresi'nde Demokrat ve Cumhuriyetçi üyelerden oluşan Süper Komite'nin görev süresinin sonuna gelinmesine karşın bir anlaşmaya varamadığı bildiriliyor.

Avrupa'daki sıkıntıların yanına ABD'deki problemlerin de eklendiği algısı piyasalara satış getirdi. Euro, dolar karşsında 1.35'in altında geldi. Parite şu anda 1.3460 seviyelerinde, önceki kapanışa göre yaklaşık yüzde 0.5 değer kaybı yaşıyor.

Pariteye paralel olarak, dolar içeride güçlü seyrediyor. TL karşısında yaklaşık yüzde 1'lik değer artışıyla 1.84'ün üzerine çıkarak son bir ayın zirvesini test eden dolar, şu anda bu seviyelere yakın seyrediyor.

Doların bu yıl içinde geldiği en düşük seviye 1.50 TL ile Nisan ayının başlarında görülmüş, 4 Ekim Salı günü ulaşılan 1.9050 lira da en yüksek seviye olarak kaydedilmişti.

Kötü havadan olumsuz etkilenen borsalarda da satışlar yaşanıyor. Avrupa borsaları açılışta son altı haftanın en düşük seviyesine geldi.

Londra Borsası'nda FTSE-100 Endeksi yüzde 0.8 değer kaybederek 5.320 puana geriledi. Frankfurt Borsası'nda DAX Endeksi yüzde 0.7 azalarak 5.758 puan ve Paris Borsası'nda CAC 40 Endeksi yüzde 0.5 azalarak 2.981 puan oldu.

İMKB 100 Endeksi de açılışın ardından ilk 30 dakika sonunda, önceki kapanışa göre yüzde 1.5'e yakın azalarak 53.700 puan düzeyinde seyrediyor.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi

Erdoğan’ın ‘Binmeyin’ dediği Porsche, yine rekor kıracak

ÖTV zammının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Binmeyin’ çağrısının adresi olan Porsche, 2011 yılını rekor satışla tamamlayacak. Porsche Türkiye Genel Müdürü Anıl Gürsoy, yıl sonu 450 olan satış hedeflerini ÖTV zammı sonrası 420’ye çektiklerini belirterek, “Zamma rağmen satış rekoru kıracağız” dedi.EKİM ayında ÖTV zammından sonra Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Binmeyin’ çıkışına maruz kalan Porsche, bu olumsuz koşullara rağmen 2011 yılını rekor satışla tamamlayacak. Türkiye’de 2008 yılında 154 adet araç satan, 2009’da bu rakamı 247’e, 2010’da ise hızla 390’a çıkaran Porsche, 2011 yılını ise 420 adetle tamamlamaya hazırlanıyor. Doğuş Otomotiv-Porsche Türkiye Genel Müdürü Anıl Gürsoy, yıl sonu 450 olan satış hedeflerini ÖTV zammı sonrası 420’ye çektiklerini belirterek, “2011 yılında zamma rağmen satış rekoru kıracağız. 2012 yılında ise Almanya’dan destekle küçülmeyi minimize edeceğiz” dedi.
Almanlar önüne bakar
ÖTV zammının asıl etkisini göstereceği 2012 yılına ilişkin çalışmaların sürdüğünü kaydeden Gürsoy, satış hedeflerinin aralık ayının ikinci haftasında belli olacağını söyledi. Porsche üst yönetiminin şu ana kadar ÖTV’yle ilgili yorum yapmadığını belirten Gürsoy, şunları anlattı: “Merkez yorum yapmadı. Bize nasıl destek verebilecekleri üzerinde çalışıyorlar. Zaten Almanlar değiştiremeyeceği konu üzerinde çok durmaz önüne bakar. ÖTV zammı sonrası Porsche üst yönetimi Türkiye’ye geldi. ‘Birlikte yılbaşına kadar nasıl hız kesmeden devam ederiz’i konuştuk. Ayrıca 2012’de Türkiye’de düşmesi beklenen satışlara nasıl bir destek verecekerini görüştük. Şu an küçülmeyi nasıl minimize ederiz onu çalışıyoruz.”
2009 yılına döneriz
2012 yılında Almanya’dan destek alamamaları halinde satışlarının 300’ü geçemeyeceğini vurgulayan Gürsoy, “Satış ve pazarlama desteğini alırsak 300 adede geçeriz.”

Yeni Carrera’yı en büyük pazarı Hollywood’da test ettik

PORSCHE’nin tamamen yenilenen modeli 911 Carrera’yı tüm dünyadan sayılı gazeteciyle birlikte en büyük pazarı olan Hollywood’da test ettim. Yıldızlar şehri Los Angeles’ta kullandığımız Porsche’nin yıldızıyla Santa Barbara’dan Santa Monica’ya Beverly Hills’ten Hollywood’a kadar keyifli ama sert kanunlar nedeniyle hızlı olmayan bir sürüş gerçekleştirdik.
3 Aralık’ta Türkiye’de
Araçla ilgili sürüş izlenimine geçmeden, Türkiye’de yollara 3 Aralık’tan itibaren çıkacağını belirtmeliyim. Tabi ÖTV zammı sonrası fiyatı yüzde 25’lik artışla 225 bin Euro’dan başlıyor ama bence bu bile bu araç için engelleyeceği bir unsur olmayacak. Tabi 225 bin Euro Carrera’nın fiyatı, Carrera S’in fiyatı ise 255 bin Eruo’dan başlıyor. Sürüş sırasında bize eşlik eden Doğuş Otomotiv-Porsche Satış ve Pazarlama Müdürü Kaan Oğul, yeni modelden bu yıl sonuna kadar Türkiye’ye 15 adet getireceklerini, 2012’de ise sayının 30’a yükseleceğini belirtti.
7’nci jenerasyon
Yeni Carrera, Porsche’nin 1963 yılında ilk olarak piyasaya sürdüğü ve bugün dünyanın en dikkat çeken spor otomobilleri arasına giren 911’in 7’nci jenerasyonu. ‘En iyi 911’ sloganıyla lanse edilen model bu özelliğini artan performansına karşın düşen yakıt tüketimiyle almış. Dünyanın ilk 7 ileri manuel şanzımana sahip otomobili olan Carrera, ayrıca spor otomobil segmentinde yakıt tüketimini düşüren ‘Start-stop’ teknolojisini de ilk kullanan model. 350 beygirlik 3.4 litre motora sahip yeni 911 Carrera’nın 100 kilometredeki yakıt tüketimi 9.8’den 8.2 litreye düşerken, 400 beygirlik 3.8 litre motorun yer aldığı Carrera S’in yakıt tüketimi ise 100 km’de 10.2’den 8.7 litreye gerilemiş. Önceki modele göre ağırlığı 58 kilogram azalan Carrera’nın 0-100 kilometre hızlanması ise 4.1 saniyeye inmiş. Maksimum hızı ise 289 kilometreyle aynı kalmış.
Her açıdan büyümüş
Önceki modele göre dingil mesafesi 100 milimetre uzayan aracın gövdesi ise 56 milimetre uzamış. Bu da daha geniş iç mekan sağlamış. Aracın genişliği 65 milimetre uzarken, yüksekliği ise 11 milimetre azalmış. Şekli yenilenen dikiz aynaları doğrudan kapı üzerine monte edilirken, bu aracın daha geniş görünmesini sağlamış. Yeni 911 Carrera modelinin arka tarafındaki yeni, ince LED farlar ise dikkat çekici. Bu farlar önceki modele göre arka tamponun etrafını daha fazla sarıyor. Porsche tasarımcıları modern dış tasarımla bütünlük sağlamak için GT modelinin görünümünden yola çıkarak iç mekanda da ciddi yenilikler yapmış. Klasik el freni yerini elektrikli el frenine bırakmış. Tipik motor sporları tarzında özellikle direksiyona yakın yerleştirilmiş.
Emre ÖZPEYNİRCİ

www.hurriyet.com.tr/ekonomi

Memura iyi haber


Türk Sağlık-Sen'in açtığı dava sonucunda Ankara 14. İdare Mahkemesi işe başlatılmayan memura çalışmadığı dönemin maaşının faiziyle ödenmesine karar verdi.

AA muhabirinin Türk Sağlık-Sen yetkililerinden aldığı bilgiye göre, askerdeyken 2007 yılında KPSS puanıyla Trabzon'a ataması yapılan sağlık memuru Mustafa Çavuş, idareden, terhis tarihi olan 30 Eylül 2007 tarihinde işe başlatılmasını talep etti.

İdare tarafından talebi kabul edilmeyen Çavuş, açtığı davayı kazanarak2008 yılında görevine başladı. Türk Sağlık-Sen tarafından sendika üyesi sağlık memurunun terhis tarihi ile göreve başlatılması kararı arasında geçen 15 aylık maaşının da ödenmesi amacıyla Ankara 14. İdare Mahkemesine dava açıldı.

Davayı görüşen mahkeme verdiği kararında anayasanın 125. maddesine göre idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu hatırlattı.

Sağlık memurunun askerlik dönüşünde göreve başlatılması için yaptığı başvurunun reddedilmesi işleminin hukuka aykırılığın yargı kararı ile tespit edildiği belirtilen kararda, memurun askerlikten terhis tarihi ile göreve başlatılması kararı arasında geçen sürede de mali haklardan yoksun kaldığının açık olduğu vurgulandı.

Mahkeme, sağlık memurunun yoksun kaldığı mali hakların ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesi işlemini de hukuka uyarlılığının bulanmadığına karar vererek iptal etti.

Kararda, davacının askerlikten terhis tarihi ile mahkeme tarafından göreve başlatılması arasında geçen 15 aylık döneme ilişkin tüm maddi hakların davanın açıldığı tarihten sonra işletilecek yasal faizle birlikte ödenmesine hükmedildi.

Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, karara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

''Açtığımız dava sonucunda verilen bu karar haksız göreve başlatılmamalarda yaşanan mağduriyetin önüne geçmek adına emsal olacaktır. Askerlik görevini yaparken ataması yapılan fakat devlet tarafından göreve başlatılmayan bir üyemizin mahkeme kararı ile göreve başlatılmasının ardından atanmasının yapılmadığı 15 aylık döneme ait maaşının ödenmesine karar verilmesi çok önemlidir. Böylelikle haksız atama yapılmamasında memurlarımızın yaşadığı kayıpların telafisi mümkün olacaktır. Biz Türk Sağlık-Sen olarak bu tür haksızlıklara karşı çıkmaya ve mağduriyetlerin önüne geçmek için mücadeleye devam edeceğiz.''

www.sabah.com.tr/Ekonomi

PKK'dan şok vergi tahsilatı!

Kürt işadamlarına PKK'dan damgalı ‘vergi' tebligatı...
Terör örgütü PKK'nın, Kürt kökenli iş adamı ve esnaftan "tehditle para topladığı" belgelendi. KCK operasyonunda ele geçirilen belgelerde, PKK'nın Kürt kökenli vatandaşlardan düzenli vergi aldığı ve vergiler için yapılan tebligatlara da, "Verginizi 15 gün içinde ödemeniz sizin açınızdan iyi olur" notu gönderdiği tespit edildi. STAR'ın ulaştığı PKK'nın "devrim vergisi" adı altında topladığı haraçların belgelerine göre, "sözde vergi tahsilatı" PKK'nın şehir yapılanması olarak bilinen KCK üyeleri tarafından gerçekleştiriliyor.

MAKBUZLARDA HPG LOGOSU VAR
PKK'nın, vergi toplamak için kullandığı belgeler, vergi tebligatı ve makbuzlardan oluşuyor. Kürtçe olarak bastırılan vergi tahsilat belgelerinde, HPG ve PRD amblemleri bulunuyor. Vergiler, dolar ve euro üzerinden toplanıyor. 2007, 2009 yılına ilişkin kesilen hazırlanan makbuzlarda, vergi tutarı olarak 10 dolar ve 15 bin euro'dan oluşuyor.KCK yetkilileri, vergi ödemekle yükümlü gördüklere kişilere öncelikle ödeyecekleri tutarla ilgili tebligat yapıyor. Verginin 15 gün içinde ödenmesi isteniyor. Örneğin, A.E.S., isimli Kürt işadamına, 7 Ağustos 2009'da yapılan tebligatta, "...Bu temelde sizden istenilen 15 bin euro parayı, gönüllü bir şekilde vermek, Yurtsever Kürt Halkına yakışan yegane tutumdur" deniliyor. Yine aynı tebligatın altında, iş adamı dolaylı olarak tehdit ediliyor.

VERGİ HER YIL DÜZENLİ ARTIYOR
Tebligattaki notta, "Bu vergi 15 gün içerisinde hazır olmalıdır. Geçen yılki gibi yapmazsanız sizin açınızdan iyi olur" ifadelerine yer veriliyor. PKK'nın sözde devrim vergisini toplamak için bastırdığı makbuzlarda ise, Kürtçe isim, soyisim, miktar, tarih ve teslim alan kişi bilgileri yer alıyor. Makbuzda, paranın HPG cephe birimine teslim edildiği bilgisi bulunuyor. PKK'nın topladığı sözde verginin yıllık olarak değiştiği de öğrenildi. Bu çerçevede, örneğin 2009 yılında 10 bin dolar vergi ödeyen kişinin, 2010 yılında 15 bin dolar vergi ödediği bildirildi.

http://www.sabah.com.tr/Gundem

17 Kasım 2011 Perşembe

Türkiye ‘yükselen yıldız’ krizden daha güçlü çıkarız

Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Erdal Karamercan, “Türkiye dünyada ‘yükselen yıldız’ konumunda. Hepimiz aynı teknenin içindeyiz ve bu küresel krizle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.Türkiye yaşanan krizden şimdiki güçlü halinden çok daha güçlü şekilde çıkacak” dedi.ECZACIBAŞI Topluluğu CEO’su Erdal Karamercan, küresel krizin Türkiye açısından fırsatlar yaratacağını söyledi. Türkiye’nin dünyada ‘yükselen yıldız’ olduğunu dile getiren Karamercan, “Sonuçta hepimiz aynı teknenin içindeyiz ve bu krizle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Tekne sarsıldığı zaman herkes belli oranda sarsılıyor. Türkiye yaşanan krizden şimdiki güçlü halinden çok daha güçlü şekilde çıkacak. 2010 ve 2011 makro ekonomik göstergelere baktığımızda Türkiye’nin bütçe açığı, kamu borcu gibi temel göstergelerde gerek Avrupa Birliği gerekse OECD ülke ortalamalarıyla kıyaslandığında çok daha iyi bir yerde olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye krize girerken, herkesten daha iyi bir noktada krize giriyor” diye konuştu.

Yaşanan artçı deprem

Avrupa bölgesinde yaşanan borç kriziyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Karamercan, şunları söyledi: “Yaşanan kriz yeni bir olay değil. 2008’de Lehman’ın batmasıyla başlayan süreç bugün de devam ediyor. Esas deprem o zamandı. Şimdiki borç krizi onun artçıları. Süreçsel yöntemler kullanılmayıp, finansal yöntemlerle halledilmeye çalışıldığı için kriz bu kadar uzadı. Eğerki bundan sonraki dönemde sürdürülebilir yöntemler uygulamazlarsa kriz daha da uzun vadeye yayılacak. Avrupa için öngörlen büyüme oranları da iç açıcı değil. Türkiye’nin ticaretinin yüzde 50’si krizin içinde. Türkiye bu aşamada rotasını daha avantajlı pazarlara kaydırdı. Şanslı bir noktada olduğumuzu düşünüyorum.”

Alternatif pazarlar

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun Avrupa’da etkin ticaret yaptığını ancak şu anda alternatif pazar konusunun öncelik maddelerinden birisi haline geldiğini belirten Karamercan, “Son 5 yıldır da alternatif pazarlarda bir yapılanmamız var. Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Kafkasya’da çok önemli yapılanmalarımız var. Buralarda muhakkak oransal anlamda satışlarımız artacak. Krizin içinde bir fırsat var. Sektör krizi demek bize yeni olanakların doğması anlamına geliyor. İleriye baktığımızda markalar ve pazarlar açısından bizim için uygun koşulların oluşabileceğini düşünüyorum.”

Şirket alabiliriz

Avrupa krizinden dolayı bazı ülkelerde şirketlerin değerinin düştüğünü hatırlatan Karamercan, şöyle konuşt: “İtalya ve Kuzey Irak bizim ilgilendiğimiz bölgeler. İtalya seramik sektöründe bir merkez. Orada sadece şirket değil, değişik alternatif yatırımları da araştırıyoruz. Üretim, Ar-ge veya lojistik de olabilir. Karşımıza çıkacak şirket fırsatlarını değerlendirip, satın alma gerçekleştirebiliriz. Bunun dışında Rusya bizim uzun süredir odaklandığımız bir pazar. Orada etkinliğimizi daha da artıracağız. Bunların dışında Hindistan’da bir şirketle stratejik ortaklık yaptık. Oradaki işlerimiz iyi gidiyor. Bu şekilde devam ederse 2-3 yıl içerisinde üretime de geçmeyi düşünüyoruz.”

Ergün: Şaşırtarak dünya liderliğini hedefleyin


BİLİM, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Dünya liderliğini hedefleyin bunu da inovasyonla şaşırtarak yapın” dedi. Eczacıbaşı Topluluğunun Bozüyük’te Vitra İnovasyon Merkezinin açılışına katılan Ergün, dünyada artık sıralamaların değiştiğini en arakada gelen firmaların bile atak yaparak geçtiğini belirterek, “Mesela eskiden Nokia ön plandaydı fakat Apple herkesi geçti. Bunun nedeni yapılmayanı yapmasıydı. Türkiye’de bir şeyler yapmak istiyorsak, Türkiye liderliğini değil dünya liderliğini amaçlamalıyız. Tüketiciyi şaşırtmalıyız. Ar-Ge, inovasyon ve teknolojiye önem vermek gerekiyor. Ürünlerin raf ömürleri artık azaldı insanlar çabuk sıkılıyor. Ürün müşteri hayaline ve ihtiyacına hizmet etmeli hatta hayal bile edilemeyen şaşırtan bir ürün olmalı” dedi. Bakan Ergün, girişim sermayesi destekleriyle ilgili öncesinde 100 bin TL olan hibeyi, ikinci fazında 500 bin TL’ye çıkaracaklarını sözlerine ekledi. Ergün, seramik sektörü için hazırlanan strateji belgesini Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na (EKK) sunduklarını belirterek, “Yıl sonuna EKK’dan geçirip, 2012’de uygulanmasına başlayacağız” dedi.

Eczacıbaşı: Hayal edilen ürünleri gerçeğe dönüştürecek bir merkez

ECZACIBAŞI Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, merkezin Eczacıbaşı Yapı Grubu’nun yıllar süren inovasyon yatırımlarının birikimi olduğunu belirterek, “İnovasyon dünyanın en önemli şeyi. Burası mimar ve tasarımcıların yaratıcılığını sınırlamadan hayal edilen ürünlerin gerçeğe dönüştüreceği bir ortam olacak. Geleceğin yaşam şekline uygun ürünlerin hayata geçirileceği merkezin aynı zamanda akademisyenler ve genç yeteneklerin kendini geliştirmesi için fırsatlar yaratılacak” diye konuştu.

15 milyon TL’ye inovasyon merkezi açtı

ECZACIBAŞI Yapı Ürünleri Grubu, Eskişehir’deki fabrikasının olduğu yere 15 milyon TL yatırımla Vitra İnovasyon Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi. Merkezde 75 Arge mühendisinin istihdam edildiğini söyleyen Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç, “Hedefimiz şu anda ilk 6’da olduğumuz yapı ürünleri sektöründe Avrupa’da ilk 3’e girmek. Ciromuz 800 milyon Euro. Her yıl 30 milyon Euro Ar-Ge çalışmalarına ayırıyoruz. Yapı grubumuz için organik ve inorganik büyüme devam edecek. Rusya’da inorganik büyüme adına girişimlerimiz olabilir. 2012’de ciroda yüzde 10 büyüme hedefliyoruz” dedi.

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi

Emekli intibak yasasından 2000 öncesi emekli olanların yüzde 72’si yararlanacak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, emekli aylıklarına denge getirmeyi hedefleyen intibak düzenlemesinin haftaya Başbakanlığa sunulacağını açıkladı. Bunun bir zam düzenlemesi olmadığını belirten Çelik, intibak kapsamındaki 2000 yılı öncesi 2.5 milyon emekliden yüzde 72’sinin düzenlemeden artı olarak yararlanacağını söyledi.Çelik, düzenlemeye ilişkin son görüşmeyi önümüzdeki hafta ortasında emekli dernekleriyle yapacağını belirtti. Çelik, şöyle dedi: “5 ile 9 bin gün çalışanlar arasında ücret eşitliği var. Bu haksızlık. Ortaya çıkacak tabloda eksi pozisyonda kalanlar da olacak. Bu tabloları eşitsizlikleri görebilmek için çıkarıyoruz.

Kimsenin maaşında eksi durum olmayacak. Artılar da gelişme hızına paralel maaşlara yansıyacak. 3 bin 600 gün çalışan adam zaten en düşük ücret ödenen. En düşük ücret 782 bin. Ama şimdi 9 bin gün prim ödeyen ama 813 bin alan var. İntibak ile aşağıdaki yukarı çıkacak, yukarıdaki aşağıya inmeyecek.”

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi