Türkiye’de klasik mobilya denilince akla ilk gelen markaya adını veren Fatih Kıral, hangi milletin nasıl mobilya sevdiğini, kendi başarı öyküsünü, Türkiye’nin kentleşme sürecine paralel gelişen dekorasyon sektörünü anlattı
Butik mobilya sektörünün köklü şirketi ‘Fatih Kıral Mobilya ve Dekorasyon’un sahibi Fatih Kıral konuşmayan patronlardan, söyleşi vermekten hoşlanmıyor. Nazardan korkuyor. “İsminizde hem Fatih hem Kıral vurgusu olunca insanlar korkmadan nasıl giriyorlar mağazanıza? Çok pahalı olduğunu düşünürüm hep mobilyalarınızın” diyorum. Tam da yarasına parmak basıyorum bilmeden...
“Mobilyanın taşınması, kurulması, garanti sürelerini ekleyince zincir mağazalarla aynı fiyata kanepe satıyorum. Ama ismim ve mağazalarımızın görkemi pahalı imajı uyandırıyor gerçekten. Daha geçen gün acaba mağazaların dekorasyonunu biraz daha mı vasat yapsak diye arkadaşlarla dertleştik” diyor.
Fatih Kıral 30’uncu yılını dolduruyor sektörde bu yıl. Dile kolay Türkiye’nin kentleşme tarihiyle paralel neredeyse. Nevi şahsına münhasır derler ya, farklı bir karakter. Çalışanlarını işe alırken, bölümlere yerleştirirken burçlarına da bakıyor. Zaman içinde bir burç hafızası oluşmuş. Hangi ünlü ismin hangi burçtan olduğunu ezbere biliyor.
Klasikle özdeşleşmiş
Fatih Kıral, Türkiye’de klasik mobilya deyince akla gelen ilk marka ama aslında mağazalarında ünlü Fransız, İtalyan, Amerikan markalarını da satıyor. Rixos, Pera Palas başta olmak üzere marka otellerin kral odalarını, süitlerini giydirmesiyle tanınıyor. Cemiyete mobilya veren Fatih Kıral ilk kez konuştu.
* Türkler ve mobilya denince aklınıza gelen ilk cümleler...
Biz Türklerin mobilya kültürü Dolmabahçe Sarayı’nın yapımından sonra başlamıştır. Ondan önce sedirler, divanlar ve radyo altı vardı mobilya olarak.
* Mobilya ekseninde bana bir Türkiye resmi çizebilir misiniz lütfen? 70’lerde kimler mobilya alıyordu?
70’li yıllarda da belli ölçüde lüks yaşam vardı tabii ama belirli ailelerdi bunlar. Mobilyayı yalılarda, villalarda oturanlar satın alırdı. 70’lerden sonra İstanbul’a göç başladı. Yeni semtler açıldı, ihtiyaçlar arttı.
* 80’ler peki?
Piyasa büyümeye başladı. Bağdat Caddesi’ne de mobilyacılar gelmeye başladı. Ben de Bağdat Caddesi’ndeki mağazalarımı bu dönemde açtım. Varlıklı kesimin yanında bir orta sınıf oluşmaya başladı. Mobilya lüks olmaktan çıktı. Anadolu’ya da yayılmaya başladı mobilya kültürü.
Marka dışarıda da tanınıyor
* Siz yerli üretim yanısıra mağazalarınızda lüks markaları da satıyorsunuz...
Dünyaca ünlü 20’yi aşkın markanın Türkiye temsilcisiyiz. Versace, Porsche, Provasi, Cesare Paciotti, Giorgio Collection, Natuica gibi. Aksesuarlar mesela porselen İtalyan bebekleri istedi müşterilerimiz, onu da getirdik. Ama biz daha çok yerli ürün ağırlıklıyız. 400’ün üzerinde farklı ürünü müşteriye sunabiliyoruz. 1000’in üzerinde kumaş ve 70’in üzerinde cila çeşidimiz var. Müşterinin isteğine göre fark almadan butik üretim de yapıyoruz. Amerika’nın en büyüğü Stanley’in her yaştan çocuk mobilyalarını satıyoruz. Mobilyanın aksesuarlarından, tekstil ürünleri, duvar kağıtlarına uzanan geniş bir ürün gamımız var.
* Sektörünüzde yurtdışında neler yaptınız?
Rusya, Kazakistan, Dubai, Azerbeycan’da büyük işler yapan bir grubuz. Bu bölgelerde iş yapan büyük inşaatçıların çoğu bizimle çalışır. Libya’da mesela inanılmaz projelere imza attık. Kongre merkezi, otel, şahıs villaları yaptık... 150 çok lüks villayı giydirdik mesela. O 150 villanın bir tanesi dahi yok şu anda. Dün Libyalı mimar geldi, “Yaptığınız herşey yıkıldı. Şimdi hepsi yeniden yapılacak” dedi. Üzücü tabii. Libya’da son dönemlerde öyle bir zenginlik oluşmuştu ki, hava taşımacılığı yoluyla gidiyordu siparişler.
* Türklerle Avrupalıların mobilya kullanım alışkanlıklarını karşılaştırdığınızda gördüğünüz çarpıcı farklılıklar neler?
Saltanattan gelmiş bir milletiz. Ne kadar değişsek de saltanata karşı bir ilgi, istek var. Lükse karşı bir arzumuz var millet olarak. Avrupalı daha minimalist, düz seviyor. Türkler oymalar, kakmalar, varak sever. Türk evleri gösterişlidir bu yüzden. Avrupa’da zenginliğini dışarı vuran insan azdır. Avrupa’nın kullanım standartları da farklıdır. Mesela Alman yumuşak koltukta oturmaz. Sert koltuk sever.
Amerikalı ise içinde kaybolacağı, yumuşak koltukta oturmayı sever. Konfor düşkünüdür. Türklerde Amerikalılar kadar olmasa da yumuşak koltuk sever. Ruslara düz bir şeyi mümkün değil sevdiremezsiniz, janjanlı mobilyaları çok rahat satarsınız ama.
Mağazada lüksü abarttık, imajımız ‘pahalı’ kaldı
* İsminiz çok korkutucu! Pahalı imajı veriyor...
Biz zincir mağazalardan çok da farklı fiyatlarla ürün satmıyoruz aslında. Mesela bir kanepeyi 6.000 TL’ye satıyoruz. Müşterinin evine götürüyoruz, kuruyoruz, garantisini veriyoruz. Zincirlerde ise raftadır mal. Buna rağmen 4 bin 500 TL’ye satıyorlar. Aldığınız ürünü taşıtıyorsunuz, ek maliyet. Evde kuramıyorsunuz, kurma hizmeti veriyorlar. Ona da ayrı bir ücret ödüyorsunuz. Üstelik aldığınız ürün için çok uzun bir garanti yaşamı da sunamıyorlar.
Böyle baktığınızda bizi geçiyor aslında fiyat. Buna rağmen bizim maalesef “pahalıdır” imajımız var. Belki mağazalarımız lüks, biraz abarttık mağazalarımızı yaparken! İsmimin bir etkisi olabilir, doğrudur. Hem Fatih hem Kıral! Biraraya gelince acayip bir enerji veriyor olabilir. Bir de biz çok klasik ve varaklı algılanıyoruz. Evet bu ürünler var ama bizde her tarz ürün var. İtalyan, Fransız, Amerikan, minimalist tüm tarzları satıyoruz.
Kova burcu satışta iyi
* Burçlara göre eleman alıyormuşsunuz, yengeci satışa koymuyormuşsunuz...
Yengeç misiniz! (Evet deyince anlatmaya başlıyor). Yengeç çok zekidir.
* Ama satış yapamaz!
Yapar, isterse yapar. Çok da dürüsttür, kolay kolay insan satmaz. Satış bir enerjidir her insan satış yapabilir ama bakın yengeç hesap kitabı iyi bilir, bu yüzden muhasebede daha iyidir. Oğlak asıl çok iyidir muhasebede. Akrep de iyidir. Ama akrep sıkıntılıdır rahat duramaz.
* En iyi satışçı hangi burçtan çıkar peki?
Kova. Ama kova da sıkıntıya gelmez, kurumsal yerde sıkılır. Akrep de iyi satıcıdır, ama çok iş değiştirir. Mesela akrep erkeği çok evlenir, arabasını da çok değiştirir. Balık başarılı yönetir. Yaylar çok artisttir. Çabuk organizasyon yaparlar. Ama sonunda bir sıkıntı çıkar hep onlarda. Boğa erkeği mesela çok rahattır ama çabuk para kazanma yolunu da bulur. Adam teknelerde gezer ama para gelir. Parayı kazanır, 5 sene yer, içer, gezer. Sonra bakar para azalıyor hemen bir operasyon yapar, parayı yine kazanır. Bunu daha çözemedim, enteresandır.
* Balık burcundan başarılı üç isim saymanızı istesem...
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan balık burcundan, Ali Ağaoğlu, Ferit Şahenk .
Versace sevenler
* Versace Home mobilyalarını kimler alıyor?
Daha çok giyim markası olarak takip edenler. İki işadamı evinin dekorasyonunun tamamen Versace olmasını istedi mesela. En lüks ürünlerden Provasi markasını da koleksiyonerler alır. Adam yıllar önce yurtdışından masasını almış, şimdi bakıyor artık Türkiye’de de satılıyor. Parçalarını tamamlıyor.
Aşka uzanan kanepe
Fatih Kıral’da tarzlarının yanı sıra isimleriyle de ilgi çeken ürünler var. Bunlardan biri de hediye olarak en çok tercih edilen ürünlerin başında gelen Josephine Kanepesi. Bu uzanma koltuğu, adını Napolyon’un büyük aşkından alıyor. Zaten markanın tutkunları arasındaki diğer adı da “aşk kanepesi”. Bu kanepeye Josephine gibi uzanıp kendi Napolyon’unu düşlemek için ise 3 bin 250 lira ödemeniz gerekiyor
www.patronlardunyasi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder