24 Haziran 2012 Pazar

Önceki Sonraki Kentsel Dönüşüm Kanunu neler getiriyor?

Kamuoyunda Kentsel Dönüşüm yasası olarak bilinen afet riski altındaki alanların dönüştürülmesini öngören kanun tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. İşte kanunun getireceği yenilikler:

Bilindiği gibi, anayasanın 23. maddesi; sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi, 56. maddesi; herkese, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamayı ve 57. maddesi de; şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacının karşılanması için, devlete her türlü tedbirleri alması hususunda görev yüklemektedir.

İşte bu kanunla;

Afet riski altındaki alanlar ile riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerini teşkil etmek üzere, iyileştirme, tasfiye ve yenilemeler yapılabilecektir.

KENTLERİMİZ BU HALE NASIL GELDİ?

1950’li yıllarda sanayileşme ile birlikte İstanbul, İzmir, Ankara ve Kocaeli gibi kentler, yoğun göç alarak yoğun bir şekilde gecekondulaştı ve kontrolsüz bir biçimde büyüdü. Sonuçta planlama yapılmadan, yoğun göçe maruz kalan kentlerde, her türlü afet tehlikesi ve risklerini gözetmeyen kontrolsüz yerleşim alanlarının oluşması, çarpık ve sağlıksız yapılaşma ve kentleşme, yetersiz altyapı ve sosyal donatı eksikliği gibi çeşitli nedenlere bağlı sorunlar yaşanmaya başlandı.

Ülkemizin büyük bir bölümü, başta deprem olmak üzere tabii afet riski altında olmasına rağmen mevcut yapıların büyük bir kısmının muhtemel afetlere karşı dayanıklı olmadıkları, orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede hasar görüp yıkıldıkları, bundan dolayı sosyo-ekonomik problemlerin yaşandığı, devletin beklenmedik büyük mali külfetler ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Onbinlerce insanın ölümüne, çok yüksek mali kayıplara neden olan 1999 Marmara depremi ve 2011 Van depremi bu felaketlerin gerçek boyutunu acı bir şekilde ortaya çıkardı.

Hem Marmara hem de Van depreminde binalar ciddi anlamda yoruldu. Olası bir depremde bugün sağlam görülen binaların bir çoğunun yıkılabileceği düşünülüyor. Bunun için hızla kentsel dönüşümün gerçekleşmesi görüşündeyiz.

Ancak kentsel dönüşümün sadece afet riski altındaki alanların dönüşümü olmadığının bilincindeyiz. İnsanın yaşayacağı, fiziksel mekânın dönüşümünü sağlarken, aynı zamanda sağlıklı ve güvenli bir çevre, ekonomik, sosyal, kültürel ve altyapı boyutlarıyla bu bütünü tamamlama hedefimiz var.

DÖNÜŞÜM NERELERDE YAPILACAK?

Kentsel dönüşüm;

*Jeolojik durumu ve zemin özellikleri yapılaşmaya uygun olmayan alanlarda,

*Yıpranan ve yıkım tehdidi altında bulunan tarihsel yapıların yoğun bulunduğu bölgelerde,

*Geçmişte plansız ve kontrolsüz yapılaşmanın, yetersiz altyapının, sağlıksız bir çevrenin ve yaşam koşullarının son derece yetersiz olduğu yerlerde,

*Doğal afete uğramış veya uğrayabilecek olan yerlerde,

*Sosyal donatı ve altyapı hizmetlerinin yetersiz duruma geldiği bölgelerde,

*Çevre etkilerinin olumsuz sonuçlar doğurduğu bölgelerde dönüşüm projeleri yapılacaktır.

Peki riskli alanlar nasıl tespit edilecek?

Riskli yapıların tespiti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikte belirlenen çerçevede, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcilerince, masrafları kendilerine ait olmak üzere, bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacaktır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli yapıların tespitini süre vererek, sahiplerinden isteyebilecek. Tespitler, verilen sürede yaptırılmazsa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediyeler ile il özel idarelerince yapılacak. Bu tespitlere karşı ev sahipleri, 15 gün içerisinde itiraz edebilecektir.

Hazine arazilerinde ise;

Bakanlığın talebi üzerine Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında bulunan yerler de dahil olmak üzere, Hazine'nin özel mülkiyetinde bulunan riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarındaki taşınmazlardan; kamu idarelerine tahsisli olanlar, Milli Savunma Bakanlığı'nın görüşü alınıp Bakanlar Kurulu kararıyla; kamu idarelerine tahsisli olmayanlar ilgili kamu idaresinin görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na tahsis edilecek veya TOKİ'ye ve belediyeye bedelsiz devredilebilecektir.

Hazine dışındaki kamu idarelerin mülkiyetinde olan taşınmazlar da TOKİ'ye veya belediyeye bedelsiz devredilecektir.

İMAR VE YAPILAŞMAYA DURDURMA

TOKİ veya belediye, kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince, riskli alanlarda, riskli alanların bulunduğu taşınmazlarda ve rezerv yapı alanlarında, her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabilecektir. Bu taşınmazlar, tahsis ve devir işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar Maliye Bakanlığı'nca satılamayacak, kiraya verilemeyecek, tahsis edilemeyecektir.

Bakanlık, belediye ve TOKİ'nin talep etmesi halinde, hak sahiplerinin de görüşü alınarak, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara, elektrik, su, doğalgaz hizmetleri verilmeyecek, verilen hizmetler de durdurulacaktır.

MALİKLER İLE ANLAŞMA ESAS

Riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv alanlarındaki uygulamalarda öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esas olacaktır. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine kira yardımı yapılabilecektir. Riskli bulunan yapıların maliklere, bu yapıların yıktırılması için 60 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu süre içerisinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının "idari makamlarca yıktırılacağı" belirtilip, tekrar süre verilerek tebligatta bulunulacaktır.

Peki hak sahibi olmayan vatandaşlarımızn durumu ne olacak?

İhtiyaç halinde, maliklere uygulanan yöntemler hak sahibi olmayan vatandaşlarımız için de uygulanacaktır.

Bu kişiler ile yapılacak olan anlaşmanın, bunlara yardım yapılmasının ve enkaz bedeli ödenmesinin usul ve esasları bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.

BEDEL BELİRLEME

Kanun uyarınca, yapılan konutların işyerlerinin bedellerinin belirlenmesinde ve ilgililerin borçlandırılmasında, sosyo-ekonomik durumlar, doğal afetin ortaya çıkardığı neticeler ve sosyal devlet anlayışının gerekleri gözetilerek uygulama gerçekleştirilecektir.

GÜÇLENDİRME TEŞVİK EDİLECEK

Kanunun uygulanacağı alanlar dışında olmakla birlikte kanunun amaçları çerçevesinde güçlendirilebileceği teknik olarak belirlenen yapılar için de dönüşüm projeleri özel hesabından "güçlendirme kredisi" verilebilecektir.

Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında, işlenen fiilin ve halin durumuna göre, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulabilecek. Bu yapıların, tespiti, tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevlerinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ise tabi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanacaktır.

Gecekondu sahibinin, gecekondusuna karşılık konut verilinceye, nakde dönüştürülüp ödeninceye veya konut yapmak üzere arsa tahsisi yapılıncaya kadar gecekondusu yıktırılamayacaktır. Gecekondu sahiplerine gerekirse nakdi yardım yapılabilecektir.

Sonuç olarak;

AK Parti Hükümeti olarak insan onuruna yaraşır ve güvenli binalarda, şehirlerde yaşamanın en temel hak olduğuna inanıyoruz. Yılların birikmiş sorunlarını çözdüğümüz gibi kentsel yenilenme ile göçün, plansızlığın, afetlerin hesaba katılmadığı yapı anlayışının sonucu ortaya çıkan şehirlerimizinde derdine derman olmak hedefindeyiz. Zor ve yorucu bir alana daha neşter vuruyoruz. Ama biliyoruz ki insanımızın özverisi,doğru ve güzele olan desteği ve hükümetimize olan inanç ile bu sorunu da çözecek, ülkemizin yarınlarına bir tuğla daha koyacağız.

Kamu görevlilerine ‘toplu sözleşme’ hakkı

Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyan kanun tasarısı yasalaştı. Yeni kanunla birlikte Türk tarihinde ilk kez kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanındı
Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun yapım sürecinde AK Parti olarak, hiçbir şekilde "biz yaptık oldu" anlayışıyla hareket etmeden, her aşamada şeffaf bir durum sergileyerek, tüm sendikalarımızla ve ilgili kuruluşlarla görüşülerek öneriler alındı.

Peki alınan tüm bu önerilerle oluşturulan yeni kanun, sendikal yaşamda ne gibi yenilikler getiriyor?

Kanunla, örgütlenme hakkının kapsamı genişletiriliyor. Yani;

* Sendika üyesi olabilmek için adaylık ve deneme süresini tamamlama şartı ile sendika kurucusu olabilmek için öngörülen iki yıllık hizmet şartı kaldırılmıştır.

* 100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin amir ve yardımcıları ile özel güvenlik personelinin sendika üyesi olabilmesi öngörülmüştür.

Tüm bunlarla birlikte sendikaların kuruluş ve işleyiş prosedürleri de kolaylaştırılıyor.

İşte yeni kanunla birlikte gelen bu kolaylaştırmalar:

* Sendika ve konfederasyonlardan kuruluş sırasında istenen belgeler azaltılmıştır.

* Eski Kanuna göre üye sayısı 500’ü aşan şube genel kurulları delegelerle yapılabilirken artık bütün şube genel kurulları delegelerle yapılabilecektir.

* İlgili makamlarca düzeltilmesi istenilen zorunlu tüzük değişiklikleri genel kurul toplanmaksızın da gerçekleştirilebilecek.

* Sendika ve konfederasyonlar bünyesinde zorunlu organlar dışında da organlar oluşturulabilecek.

* Genel kurul toplantılarının yapılması için öngörülen azami üç yıllık süre, dört yıla çıkarıldı.

* Sendika ve konfederasyonlar uluslararası kuruluş kurabilecek.

* Şube kurulamayan il ve ilçelerde fiilen var olan il ve ilçe temsilcilikleri yeni Kanunda düzenlendi.

* 100 üye sayısını aşan il, 50 üye sayısını aşan ilçe temsilcilerine haftada 4 saat izin verilecek.

Tum bu kolaylıkları sağlayan Kanunla, Toplu Sözleşme görüşmelerinde ise şu konulara yer verilecek:

* Toplu sözleşmenin kapsamı kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal haklar olarak belirlendi.

* Görüşmelerde hem kamu görevlilerinin geneline yönelik mali ve sosyal haklar, hem de hizmet kollarına özgü mali ve sosyal haklar görüşülebilecek.

* Hem genel düzeyde hem de hizmet kolu düzeyinde birbirinden bağımsız olarak geçerli toplu sözleşme imzalanabilirken, uyuşmazlık halinde de Kamu Görevlileri hakem Kuruluna başvurulabilecektir.

Peki toplu sözleşmeden kimler faydalanacak?

Toplu sözleşme hükümlerinden, sendika üyesi olsun veya olmasın bütün kamu görevlileri faydalanabilecek. Sadece, Toplu Sözleşme İkramiyesinden sendika üyesi kamu görevlileri yararlanacak.

Toplu sözleşme görüşmelerine, kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti, kamu görevlileri adına ise Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti katılacak. Kamu İşveren Heyeti; Devlet Personel Başkanlığı'nın bağlı olduğu Bakanın başkanlığında, İçişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Personel Başkanlığı temsilcilerinden oluşacak.

Sendika heyeti ise, en çok üyeye sahip üç konfederasyonun heyet başkanı olarak belirleyeceği bir, en çok üyeye sahip üç konfederasyondan birer, her hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikadan birer olmak üzere toplam 15 üyeden oluşacaktır.

Sonuç olarak, yapılan bu değişiklikle Türk tarihinde ilk kez kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınıyor. Elbette ilerleyen dönemde memurların toplu sözleşme hakkının başka sendikal haklarla daha da güçlendirilmesi gündeme gelecektir. Ama şunu açıkça ifade etmek gerekir ki, toplu sözleşme hakkının tanınması ve bağımsız kurulların sisteme dahil edilmesi geçmişte hiç bir dönem ve sistemle kıyaslanamayacak derecede ileri ve demokratik bir adım olarak nitelendirilecektir.

Geçmişte, sendika kurma hakları ellerinden alınan kamu görevlilerinin bugün “toplu sözleşme” hakkını konuşuyorsak, yasal düzenlemeyi tartışıyorsak, bu durum demokrasi süreci adına son derece değerlidir.

Bunu gerçekleştiren hükümetimizin ve parlamentomuzun hedefi, güçlü bir sivil toplum güçlü bir demokrasidir

‘Rus turisti İspanya’ya kaptırdık’

Bektaş, geçen yıl turizm sektörüne ciddi bir ivme kazandıran “Arap Baharı”nın kısa sürdüğünü, Türkiye’deki fiyatların yükselmesi üzerine, 2012 sezonunda turizm açısından öngörülemeyen bir düşüş yaşandığını söyledi


OTI Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Bektaş, “Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ve daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün’de de etkisini gösteren Arap Baharı, geçen yıl Türkiye’ye avantajlar getirdi. 2012 sezonunda bu avantajların devam edeceği öngörüsü vardı. Ama olmadı. Fiyatlardaki yükseliş de devam edince, hiç hesapta olmayan düşüş yaşandı” dedi.
 OTI Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bektaş, geçen yıl turizm sektörüne ciddi bir ivme kazandıran “Arap Baharı”nın kısa sürdüğünü, Türkiye’deki fiyatların yükselmesi üzerine, 2012 sezonunda turizm açısından öngörülemeyen bir düşüş yaşandığını söyledi.
Bünyesindeki Coral, Wezyr ve diğer tur operatörleri ile Rusya, Ukrayna ve diğer BDT ülkeleri ile Polonya’dan Türkiye’ye turist getiren, Rusya’dan da Tayland, Mısır ve İspanya’ya müşteri gönderen OTI Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Bektaş, İspanya, Tayland ve Yunanistan gibi ülkelerin fiyat düşürdüğünü, bu yeni durumun da Rus turiste cazip geldiğini vurguladı. Bektaş, “Düşen fiyatlara ek olarak, Rusya’dan bu destinasyonlara ulaşabilirlik de kolaylaştı. İspanya, Yunanistan ve Tayland’ın Rusya pazarı için konaklama kontenjanı arttırması ve tanıtım çalışmalarına ağırlık vermesi de Rus turiste cazip geldi. İspanya, Tayland ve Yunanistan bu yolla yüzde 30 ile 40 arasında büyüme sağladı” dedi.
Türkiye’nin Rus turiste sunduğu avantajları, son yıllarda İspanya, Tayland ve Yunanistan sunuyor









Hasankeyf'te petrol aranacak

TPAO ile Perenco Hasankeyf'te sismik arama faaliyetine başladı
TPAO ile Perenco firması, Hasankeyf ilçesinde petrol arayacak.
     Batman TPAO Bölge Müdürü Gökhan Akın AA muhabirine yaptığı açıklamada, TPAO olarak bölgede petrol arama çalışmalarını sürdürdüklerini, bunun yanı sıra Perenco firmasıyla da ortaklaşa petrol arama çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyledi.

      Bir süre önce Perenco ile Hasankeyf'e bağlı İncirli ve Öğütlü köyleri arasında arama çalışmalarını başlattıklarını kaydeden Akın, ''Yapılan sismik arama faaliyetlerinde verimli sonuç alınması halinde sondaj çalışmalarına başlanacak. Çalışmalar bölge genelinde devam edecek'' dedi.