Bakan Ergün, Türkiye'de Ar-Ge'si desteklenmiş olan projelerin yatırımının da stratejik yatırımlar kapsamında yer aldığını ve doğrudan 5. bölge teşviki aldıklarını da belirterek, otomotiv sektörünün bu konuya odaklanması gerektiğini vurguladı.
NTV'de katıldığı programda soruları yanıtlayan Ergün, yerli otomobil çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çalışmaların, belirlenen hedef doğrultusunda ilerlediğini anlatan Ergün, gerek sektörden gerek sektör dışından birçok firmanın bu konu üzerinde yoğun çalıştığını söyledi.
Kendilerinin de bu çalışmaları dikkatle takip ettiklerini dile getiren Ergün, ''Zaten her türlü desteği veriyoruz. Teşvik mekanizmasını ona göre oluşturuyoruz. İlave adımları da gerekirse atarız. Tasarımı, Ar-Ge'si, modelin oluşturulması, bunun yatırımına karar verilmesi gibi konular hemen alelacele yapılacak konular değil ama toplumdaki beklenti, duyarlılık sektörün de duyarlı hale gelmesini önemli oranda sağladı. Zaten Türkiye, en kolay markalaşabileceği konulardan biri olduğu için bu konuda bir marka ortaya çıkarması lazım. Yani 2023'ün Türkiye'si eğer dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olacaksa bazı alanlarda markalarının da olması icap eder'' diye konuştu.
Otomotiv sektörünün teşvik eleştirileri
Otomotiv sektörünün, yeni teşvik sistemi konusundaki eleştirilerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Ergün, sektörün sistemdeki katma değer hesabına yönelik bir itirazı olduğunu söyledi.
Söz konusu formül üzerinde çalışılması halinde sektörün stratejik yatırımdan yararlanabileceğini belirten Ergün, şunları kaydetti:
''Stratejik yatırım konusu, ağırlıklı olarak Türkiye'nin cari açıkla mücadelesinde ön plana çıkan bir yatırım konusu ama bir başka konu daha var, yani ona odaklanmaları lazım. Türkiye'de Ar-Ge'si desteklenmiş olan projelerin yatırımı da stratejik yatırımlar kapsamında yer alıyor ve doğrudan 5. bölge teşviki alıyor. Organize Sanayi Bölgeleri'nde olursa 6. bölge teşviki alıyor. Miktar sınırlaması da yok, bölge sınırlaması da yok. Nerede yaparsanız yapın hangi miktarda yaparsanız yapın 5. bölge yatırımından yararlanacak. Otomotiv sektöründeki bazı firmalar eğer Ar-Ge'ye odaklanmışlarsa, Ar-Ge'sine teşvik aldıkları bir yatırım konusu varsa o yatırım konusu miktarı 50 milyon, 10 milyon, 5 milyon değil, miktarı ne olursa olsun, 1 milyonluk da olsa, 5 milyonluk da olsa, 50 milyonluk da olsa, hangi bölgede yaparlarsa yapsınlar 5. bölge yatırımından yararlanmış olacaklar.''
''Kamu kuruluşları elektrikli araç kullansın''
Elektrikli araçlara ilişkin bir soru üzerine de Ergün, şehirler arası yolculuk yapılmıyorsa, elektrikli araçların kullanım için çok uygun olduğunu söyledi.
Bakan Ergün, dizel veya benzinli araçlarla 100 kilometrede büyük masraflar yapılması gerekirken, elektrikli aracın aynı mesafedeki masrafının 4 lira olduğuna dikkati çekerek, bakanlığa alınan elektrikli araçları Ankara içinde sorunsuz bir şekilde kullandıklarını ifade etti.
Bakan Ergün, dizel veya benzinli araçlarla 100 kilometrede büyük masraflar yapılması gerekirken, elektrikli aracın aynı mesafedeki masrafının 4 lira olduğuna dikkati çekerek, bakanlığa alınan elektrikli araçları Ankara içinde sorunsuz bir şekilde kullandıklarını ifade etti.
Diğer kamu kuruluşlarına da elektrikli araç kullanmalarını tavsiye eden Ergün, ''Bunun, kamunun akaryakıt harcamaları açısından, araçların bakım giderleri, bakım maliyetleri açısından baktığımızda çok büyük avantajı olacaktır. Çünkü elektrikli araçlarda bakım maliyetleri de çok düşüyor. Yağ mesela kullanmıyorsunuz. Bütün bunlar da size bakım maliyetlerinde ciddi bir tasarruf imkanı doğuruyor. Hem yakıtta, hem bakım maliyetlerindeki tasarruf imkanlarını dikkate aldığımızda kamunun mutlaka bu cazip yönü görmesi lazım'' şeklinde konuştu.
''30 bin lira hibe desteği alan 5 bin kişi kendi işini kurdu''
KOSGEB'in girişimcilere yönelik verdiği 30 bin liralık hibe desteğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ergün, 2009 yılından bu yana KOSGEB'de girişimcilik destekleri konusuna ve eğitimlerine ağırlık verdiklerini söyledi.
Ergün, KOSGEB'in örgütlenmesini yaygınlaştırdıklarını ve son iki yıl içerisinde 95 bin kişinin KOSGEB'den girişimcilik eğitimi aldığını belirterek, bu 95 bin kişiden 5 bininin, desteklerden yararlanarak iş kurduğunu bildirdi.
Kendi işini destek almadan kuranlar da olduğunu aktaran Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye'nin her yerinde bunları memnuniyetle görüyoruz. Şimdi 5 bin kişi bu işini kurdu ve bu kurulan işletmeler, 25 bin kişilik istihdam meydana getirdi. 5 bin iş yeri, iş yeri sahipleriyle beraber 25 bin kişilik çalışan grubu... Şimdi 5 bin kişiye bu desteği 2 yılda verdik ama hedefimiz, yılda 5 bin kişiye destek olmak. Yani, 2013 yılından itibaren her yıl 5 bin kişiye 30 bin liralık hibe, 70 bin liralık da kredi desteği vererek, işletmelerin kurulmasını arzu ediyoruz.''
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu'nun birbirlerine hediye vermesine ilişkin, ''bir hediyeleşme söz konusu olmayabilirdi ama olması istismar edilmesini de gerektirmez. Biraz fazla istismar edildiğini de düşünüyorum şahsen'' dedi.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin görüşleri de sorulan Ergün, Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamda BDP'nin tavrından, uygulamış olduğu siyasetten genel olarak bir rahatsızlığın olduğunu söyledi.
NTV'de katıldığı programda soruları yanıtlayan Ergün, Bir siyasi partinin TBMM'de en hararetli tartışmaları bile gündeme getirebileceğini dile getirerek şöyle konuştu:
''Yeter ki demokrasi içerisinde konuşulsun, yeter ki silah olmasın, yeter ki kan olmasın, kim ne söyleyecekse söylesin o söylenene tahammül ederiz. Bir fikrimiz varsa, karşılığını sözle veririz ama BDP burada istisnai bir tavır sergilemeye başladı. Demokrasiyle, tartışma yoluyla meseleleri çözmek yerine, silahın bir unsur olarak var olduğunu kabul etmeye başladı. Eğer silahın meselelerin çözümünde bir unsur olarak var olduğunu kabul etmeye ve ondan yana tavır koymaya başlarsanız parti olmaktan çıkarsınız, siyasetçi olmaktan çıkarsınız, toplum bunu kabul edemez. Davranışları bu açıdan baktığımızda son zamanlarda siyasetten teröre doğru evrilen davranışlardır. Bu davranışlarını behemehal gözden geçirmeleri lazımdır. Siyaset yapılacaksa parlamento içerişinde yapılması lazım.''
Meclis açıldığında, bu konunun öncelikli gündem olup olmayacağı şeklindeki bir soruyu da Ergün, ''Bu onların vereceği karara bağlı. Onlar siyaset yapmaya mı, siyaset yoluyla Türkiye'nin meselelerini çözüme kavuşturmak için bir mücadeleye mi yönelecekler yoksa teröre evrilmeye devam mı edecekler- Bu onların tavır ve davranışına bağlı bir meseledir. Teröre doğru evrilmeye devam edeceklerse, bu istikamette bir karar verirlerse o zaman Parlamento'da bulunmalarının bir anlamı olmayacaktır, Parlamento da gereğini yapacaktır'' şeklinde yanıtladı.
''Dershanelerin dönüşümü önümüzdeki yıl başlamış olacak''
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda (BTYK) ele alınan dershanelerin kaldırılması konusuna ilişkin bir soru üzerine de Ergün, Kurul'da alınan kararların, Türkiye'nin insan kapasitesini güçlendirmeye dönük olduğunu söyledi.
Bakan Ergün, yıllardır yürüyen yapı içerisinde, dershanelerin adeta okulların yerini almaya başladığına işaret ederek, şöyle konuştu:
''Bu, sürdürülebilir bir şey değil, dershaneler açısından da sürdürülebilir değil. Bu sürdürülemez durumu bir şekilde değiştirmek lazımdı. Bizim BTYK'da aldığımız bu kararlarla hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de YÖK, bu konudaki çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmaların doğal bir sonucu olarak dershaneler de bir dönüşüme girmiş olacaklar. O dönüşüm de önümüzdeki yıl, 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren başlamış olacak. Dershaneler kaygı duyabilirler 'biz ne olacağız, bu kadar yatırım yaptık, bu kadar öğretmenimiz var' diye ama zaten öğretmen ihtiyacımız var, zaten eğitimde yatırım ihtiyacımız var. Sizin o yatırımlarınızı, o birikimlerinizi, eğitim kadrolarınızı dershanecilik sistemi içinde değil de milli eğitimin genel sistemi içerisinde değerlendirirsek, belki ülkemiz çok daha büyük bir şey kazanmış olacak.''
''Okul esas hale getirilecek''
Dershanelerin okullara dönüştürülmesindeki süreye ilişkin bir soru üzerine de Ergün, bu süreci Milli Eğitim Bakanlığı'nın yöneteceğini bildirdi.
Eğitim sisteminin okuldan dershaneciliğe doğru evrilmesinin sürdürülebilir olmadığını dile getiren Ergün, bu durumu değiştireceklerini, okulu esas hale getireceklerini, bu arada dershaneleri de mağdur etmeyeceklerini, oralardaki yatırımları ve yetişmiş insan gücünü yine eğitim sistemi içinde tutacaklarını ifade etti.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin görüşleri de sorulan Ergün, Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamda BDP'nin tavrından, uygulamış olduğu siyasetten genel olarak bir rahatsızlığın olduğunu söyledi.
NTV'de katıldığı programda soruları yanıtlayan Ergün, Bir siyasi partinin TBMM'de en hararetli tartışmaları bile gündeme getirebileceğini dile getirerek şöyle konuştu:
''Yeter ki demokrasi içerisinde konuşulsun, yeter ki silah olmasın, yeter ki kan olmasın, kim ne söyleyecekse söylesin o söylenene tahammül ederiz. Bir fikrimiz varsa, karşılığını sözle veririz ama BDP burada istisnai bir tavır sergilemeye başladı. Demokrasiyle, tartışma yoluyla meseleleri çözmek yerine, silahın bir unsur olarak var olduğunu kabul etmeye başladı. Eğer silahın meselelerin çözümünde bir unsur olarak var olduğunu kabul etmeye ve ondan yana tavır koymaya başlarsanız parti olmaktan çıkarsınız, siyasetçi olmaktan çıkarsınız, toplum bunu kabul edemez. Davranışları bu açıdan baktığımızda son zamanlarda siyasetten teröre doğru evrilen davranışlardır. Bu davranışlarını behemehal gözden geçirmeleri lazımdır. Siyaset yapılacaksa parlamento içerişinde yapılması lazım.''
Meclis açıldığında, bu konunun öncelikli gündem olup olmayacağı şeklindeki bir soruyu da Ergün, ''Bu onların vereceği karara bağlı. Onlar siyaset yapmaya mı, siyaset yoluyla Türkiye'nin meselelerini çözüme kavuşturmak için bir mücadeleye mi yönelecekler yoksa teröre evrilmeye devam mı edecekler- Bu onların tavır ve davranışına bağlı bir meseledir. Teröre doğru evrilmeye devam edeceklerse, bu istikamette bir karar verirlerse o zaman Parlamento'da bulunmalarının bir anlamı olmayacaktır, Parlamento da gereğini yapacaktır'' şeklinde yanıtladı.
''Dershanelerin dönüşümü önümüzdeki yıl başlamış olacak''
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda (BTYK) ele alınan dershanelerin kaldırılması konusuna ilişkin bir soru üzerine de Ergün, Kurul'da alınan kararların, Türkiye'nin insan kapasitesini güçlendirmeye dönük olduğunu söyledi.
Bakan Ergün, yıllardır yürüyen yapı içerisinde, dershanelerin adeta okulların yerini almaya başladığına işaret ederek, şöyle konuştu:
''Bu, sürdürülebilir bir şey değil, dershaneler açısından da sürdürülebilir değil. Bu sürdürülemez durumu bir şekilde değiştirmek lazımdı. Bizim BTYK'da aldığımız bu kararlarla hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de YÖK, bu konudaki çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmaların doğal bir sonucu olarak dershaneler de bir dönüşüme girmiş olacaklar. O dönüşüm de önümüzdeki yıl, 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren başlamış olacak. Dershaneler kaygı duyabilirler 'biz ne olacağız, bu kadar yatırım yaptık, bu kadar öğretmenimiz var' diye ama zaten öğretmen ihtiyacımız var, zaten eğitimde yatırım ihtiyacımız var. Sizin o yatırımlarınızı, o birikimlerinizi, eğitim kadrolarınızı dershanecilik sistemi içinde değil de milli eğitimin genel sistemi içerisinde değerlendirirsek, belki ülkemiz çok daha büyük bir şey kazanmış olacak.''
''Okul esas hale getirilecek''
Dershanelerin okullara dönüştürülmesindeki süreye ilişkin bir soru üzerine de Ergün, bu süreci Milli Eğitim Bakanlığı'nın yöneteceğini bildirdi.
Eğitim sisteminin okuldan dershaneciliğe doğru evrilmesinin sürdürülebilir olmadığını dile getiren Ergün, bu durumu değiştireceklerini, okulu esas hale getireceklerini, bu arada dershaneleri de mağdur etmeyeceklerini, oralardaki yatırımları ve yetişmiş insan gücünü yine eğitim sistemi içinde tutacaklarını ifade etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder