11 Ekim 2012 Perşembe

FARUK ÇELİK '' Halkıyla barışık olmayan başarısızlığa mahkumdur ''

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''Halkıyla barışık olmayan yönetimlerin er ya da geç başarısızlığa mahkum oldukları gerçeği Tunus'ta, Mısır'da ve Libya'da kısa süre önce yaşanan olaylarla acı bir şekilde tecrübe edildi'' dedi.

Avrupa Konseyi Sosyal Uyumdan Sorumlu Bakanlar 2. Konferansı'nın Hilton Convention Center'daki açılışında konuşan Bakan Çelik, sosyal uyumun yoksulluğun azaltılması, istihdamın artırılması ve herkesin sosyal güvenlik sistemi şemsiyesi altına alınması gibi ekonomik ve sosyal politikaların bütünsel bir çerçeve içinde ele alınmasını gerektirdiğini belirtti. 
Bakan Çelik, ''Bu sayede eşitsizlikler en az seviyeye indirilip ortak aidiyet duygusuna sahip, daha mütecanis, daha uyumlu bir toplumsal yapıya kavuşulması mümkün olacaktır. Sosyal uyumu toplumsal barışın sürdürülmesi ve yeni çatışma alanlarının ortaya çıkmasının önlenmesi için etkili bir politika olarak gördüğümü belirtmek isterim'' dedi. 
Sosyal uyumdaki başarının veya başarısızlığın siyasi sonuçları olacağına dikkati çeken Çelik, ''Toplumun farklı kesimlerinin taleplerini dikkate almayan, onların karar alma süreçlerine aktif katılımını sağlamayan yönetimlerin başarısından söz edilemez. Halkıyla barışık olmayan yönetimlerin er ya da geç başarısızlığa mahkum oldukları gerçeği Tunus'ta, Mısır'da ve Libya'da kısa süre önce yaşanan olaylarla acı bir şekilde tecrübe edildi'' diye konuştu. 
Sosyal uyum ve ekonomik kriz 
Çelik, sosyal uyum politikalarının mali gerekçelerle ihmal edilmesinin doğru olmayacağını anlatarak, şunları söyledi: 
''Sosyal uyum için ayrılan maddi kaynakların ekonomik kriz ve tasarruf gerekçeleriyle azlatılmasının, toplumda dışlanmışlık hisseden kişi ve grupların sayısını artıracağı; bunun ekonomideki toplam talebe olumsuz yansımalarının yanında toplumsal huzursuzluklara da neden olacağı açıktır.'' 
Çelik, küreselleşen dünyada toplumsal huzursuzlukların sınırları aşan etkileri olabileceğini kaydederek, ''Artık günümüzde hiç kimsenin 'başkası beni ilgilendirmez' deme şansı kalmamıştır'' dedi. 
Doğru gençlik politikalarının, toplumun genel yararı için önemine de işaret eden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
''Gençlik, gelecek demektir. Herkes için güvenli bir gelecek sağlamak, bugünden gençlere yatırım yapmayı gerektirir. Bugününden emin olamayan gençlerin, gelecekte daha ciddi sorularla karşılaşması ve daha ciddi sorunlara yol açması kaçınılmazdır. Yüzde 50'leri aşan genç işsizlik oranlarının olduğu bir ortamda ne toplumsal barıştan, ne de güvenli bir gelecekten söz etmek mümkün değildir.'' 
100. yıl vizyonu
Son on yılda Türkiye'de sosyal uyum konusunda reform niteliğinde çalışmalara imza atıldığına dikkati çeken Bakan Çelik, bu kapsamda bütün çalışanların Sosyal Güvenlik Reformu ile tek sosyal güvenlik çatısı altında toplandığını, genel sağlık sigortası uygulandığını ifade etti. Çelik genç, kadın, engelli istihdamını artıran teşvik paketleri ile işsizlik sigortası, mesleki eğitim ve sosyal içermeye yönelik çok sayıda projenin de hayata geçirildiğini kaydetti. 
Faruk Çelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yönelik vizyonları çerçevesinde, ''Ulusal İstihdam Stratejisi''ni çok yakında açıklayacaklarına işaret ederek, bunun da 4 ayağından ikisinin sosyal uyumla ilgili olacağını söyledi. 
Çelik, ''İstihdamın yoksullukla mücadelede etkili bir araç olduğunu düşünmekteyiz. Fakat bunun tek başına yeterli olmadığının ve istihdamın sosyal politikalarla desteklenmesi gerektiği bilincindeyiz'' diye konuştu. 
''Çatışan değil, iş birliği yapan medeniyetler''
Küreselleşmeyle birlikte emek ve sermaye dolaşımının önündeki engellerin kalktığını, farklı kültürlerden ve kökenlerden insanların farklı coğrafyalarda bir arada yaşamak durumunda kaldığını anlatan Çelik, sosyal uyumun bu kişiler için de önemine dikkati çekti. 
Bakan Çelik, şöyle devam etti: 
''Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi bazı Avrupa ülkelerinde de yankı bulan ırkçı akımlar, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi kaynaklı ayrımcı uygulamalar bizleri endişeye sevk etmektedir. Çok kültürlü toplumların kültürel, geleneksel ve dinsel farklılıklara vurgu yapmak yerine onları birer zenginlik olarak görmelerinin büyük getirileri olacağını düşünüyorum. Çatışan medeniyetler yerine ittifak eden, iş birliği yapan medeniyetler kavramlarını ön plana çıkarmamızın, kalıcı sosyal uyumun sağlanmasında büyük katkı vereceğini düşünüyorum. Sosyal uyumun özünde dayanışma, birlikte yaşayabilme ve karşılıklı anlayış yatmaktadır.'' 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder