Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''İhracatçılarımıza bir
çağrı yapıyorum; (Eximbank'ın ihracatçının alacağını sigorta etmesi) bu hizmetin
daha iyi farkında olun, daha çok yararlanın" dedi.
Eximbank'ın genel müdürlüğünün İstanbul'a taşınmasının sanayicilere, ihracatçılara ve müteahhitlere daha da yakın çalışması anlamına geldiğini ifade eden Babacan, şunları söyledi:
''Bundan yaklaşık 4 sene önce biz bir karar aldık; İstanbul'u uluslararası finans merkezi yapacağız. İstanbul'un çok güçlü bir potansiyeli olduğunu gördük. Bunun için bir strateji geliştirip, eylem planı hazırladık ve açıkladık. Eximbank'ın genel müdürlüğünün İstanbul'a taşınması da yine bizim stratejimizin önemli adımlarından biridir. Eximbank'ın müşterilerinin yüzde 40'ı İstanbul'da, hatta Marmara Bölgesi'ni düşünürsek bu oran yüzde 52'ye çıkıyor. Yine baktığımızda toplam kısa vadeli kredilerin yüzde 47'si, neredeyse yarısı İstanbul'da. Zaten İstanbul bizim ihracatımızın yarıya yakınını yapan bir ilimiz. Dolayısıyla ihracatçıyla Eximbank'ın işin doğal merkezinde olması önemli.''
Babacan, bu konuların yıllarca Ankara'da tabu haline getirildiğini anlatarak, ''Kararlarımızı açıkladığımızda, Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank için bu kararları aldık. Ayrıca 'TMSF, BDDK, SPK İstanbul'da olmalı' dedik. Muhalefetten de ciddi eleştiriler aldık; 'bu işler başkentte olur' diye. Halbuki hangi kuruluşumuzu İstanbul'a alsak o kuruluşumuzun performansında çok ciddi artış oldu. Bu yanlış anlayışı bırakıp, işin gereği ne ise, ticaret, finans neyi gerektiriyorsa, Türkiye'nin sanayileşmesi, ihracatının artması, finans sektörünün gelişmesi neyi gerektiriyorsa hiç korkmadan yapmak zorundayız'' diye konuştu.
"Eximbank ihracatçının alacağını sigorta ediyor''
Ali Babacan, Eximbank'ın, 2023 için hükümetin belirlediği 500 milyar dolarlık ihracat hedefini yakalamakta da önemli bir performans ortaya koyduğunu, ürün yelpazesini genişletmeye, ihracatçıların iyi günde, kötü günde yanında olmaya devam edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Türkiye'de ihracat finansmanındaki sürekliliğin sağlanmasında en önemli rol Türk Eximbank'a düşmektedir. Eximbank'ın özellikle kriz dönemlerinde üstlendiği görev çok önemlidir. Eximbank, ihracata hazırlıktan üretime kadar, döviz kazandırıcı faaliyetlerin desteklenmesinden ihracat kredi sigortasına kadar geniş bir alanda ihracatçılarımıza finansal hizmetler sunuyor. Bir yandan ihracata hazırlık aşamasında ve sonrasında nakdi kredilerle ihracatçının finansman ihtiyacını Eximbank karşılarken diğer yandan da artan küresel risk ortamında ihracatçımızın alacağını sigortalayarak mevcut pazarların korunması ve yeni pazarlara girişte aranılan desteği sağlıyor. İhracatçılarımız çoğu Eximbank'ın imkanlarının farkında değil. Eximbank ihracatçının alacağını sigorta ediyor. İhracatçımız böylelikle korkmadan yeni ülkelere girebilme imkanına sahip. Bana göre geldiğimiz nokta hala kafi değil. İhracatçılarımıza buradan ben bir çağrı yapıyorum; bu hizmetin daha iyi farkında olun, daha çok yararlanın, bu konuda da bizim Eximbank'a desteğimizin önü açık. 'Bu işi ne kadar yapabiliyorsan yap' diyoruz.''
Babacan, son yıllarda etkisini artıran bir diğer uygulamanın Merkez Bankası'nın Eximbank'a tanıdığı reeskont kredisi olduğunu belirterek, ''Eximbank, Merkez Bankası'nın verdiği destek ile şimdiye kadar ulaşamadığı bir kredi hacmine ulaştı. İlk rakam 2 milyar dolar, sonra 4 milyar dolar ve şu anda Eximbank'ın Merkez Bankası'ndan kullandığı 5 milyar dolarlık reeskont kredisi var. Bu 4 aylık bir vadede olduğu için de yılda 3 defa döndüğünü düşünürseniz, yaklaşık akım olarak 15 milyar dolarlık bir desteğe denk geliyor'' diye konuştu.
Merkez Bankası'nın böylesine bir desteği ihracatçılara vermesinin çok önemli olduğunu ifade eden Babacan, şunları söyledi:
''Bu rakamın ileride daha da artacağını bekliyoruz. Zaten ihtiyaç oldukça gerekli adımlar atılıyor. Eximbank'ın kısa vadeli kredileri içerisinde bu tür Merkez Bankası kaynaklı kullandığı oran yüzde 73'e ulaşmış durumdadır. Merkez Bankası bunu döviz karşılığı Türk Lirası olarak veriyor, ancak tahsilatı da döviz olarak yapıyor.
Komşu ülkelerdeki ekonomik ilişkilerimizin gelişmesinde de Eximbank önemli rol üstlenmiş durumdadır. Özellikle müteahhitlerimize de destek vermektedir. Burada OECD kuralları geçerli. Türkiye'den sağlanan hizmetin, ürünün yüzde 85'ine kadar Eximbank kredi vermektedir. Bu tür kredilerde de karşıdaki muhatap devlet olduğu için Eximbank'a 'korkma sen krediyi ver, biz senin arkanda olacağız' diyoruz. Ülkeler gruplar halinde belirlenmiş durumda. Ciddi önemli bir proje geldiğinde de Bakanlar Kurulu kararını bir günde çıkartmamız mümkün. Hemen rakamları revize ediyoruz. Yeter ki Türkiye'den iş, ihracat olsun.''
''Eximbank'ın atağı''
Babacan, Eximbank'ın yeni hizmetleri olacağını anlatarak, ''Şu anda belirli alıcılara yönelik bir kredi sigortası ya da yurt içi kredi sigortası, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerine yönelik sigorta gibi alanlar üzerinde çalışılıyor'' dedi.
Eximbank'ın 2010'da toplam desteğinin 8,5 milyar dolar olduğunu aktaran Babacan, şunları kaydetti:
''Bunun içerisinde farklı finansal hizmetlerin toplam rakamını görüyoruz. 2011'de yaklaşık yüzde 51 artışla bu 12,5 milyar dolara yükseldi. Geçen yıl 22 milyar dolara yükseldi. Eximbank, 2012 itibariyle ihracatımızın yüzde 14,5'unu tek başına destekleyen banka konumundadır. Son 1 yıl içerisinde sigorta güvencesi sağlanan firmaların sayısı yüzde 20 arttı. Kredi kullandıran firma sayısı 3 bin 950'ye ulaştı. Nereden bakarsak bakalım gerçekten son derece iyi bir performans ortada. Bu başarı için herkese teşekkür ediyorum. Bu kadar kısa zamanda böyle bir atak Türk bankacılık sektöründe eşi benzeri görülmemiştir. Hele hele bir kamu bankasında çok önemli başarıdır. Gerçi diğer bankalarımız da son 10 yılda öyle bir başarı ortaya koydular ki kamu bankacılığı çok farklı bir noktaya geldi. Adeta özel sektör bankası gibi faaliyet gösteriyorlar.''
Babacan, dünyada Birleşmiş Milletler'e üye olan 193 ülke olduğunu, üye olmayanların da listelendiğinde 241 ülke bulunduğunu belirterek, Eximbank'ın sigorta kapsamının 238 ülkeyi içerdiğini kaydetti.
''Krizin kökenine inilip sorunlar çözülebilmiş değil''
Babacan, 2009 yılındaki krizin halen bitmediğini, fazlar değiştirerek devam ettiğini belirterek, ''Henüz krizin kökenine inilip sorunlar çözülebilmiş değil. Adeta pansumanla, yara bandıyla geçici pamuk ipliğine bağlanmış tedbirlerle bu çark dönüyor'' dedi.
Son aylarda finansal piyasalarda sakin bir ortamın söz konusu olduğunu ifade eden Babacan, şunları söyledi:
''Ama bu ortamın ne kadar kalıcı olduğu konusunda endişelerimiz var. Avrupa Birliği bir mali birlik, bankacılık birliği olma yolunda adımlar attılar. Aman ülkeler batmasın diye müsamaha var. Avrupa Merkez Bankası'nın attığı adımlarda 'ne olursa olsun avroyu koruyacağım, sınırsız likidite temin edeceğim' demesiyle hem bankalar hem ülkelerde rahatlama var. Ama bu rahatlama rehaveti de beraberinde getiriyor. Evet faizler düştü ama piyasa baskısı da önemli ölçüde kalktı. Piyasa baskısı kalkınca bundan sonraki dönemde bu ülkeler reformlarını yapabilecek mi, yapamayacak mı- Bu konuda endişelerimiz var. Bütçe açığının düşmesi, kamu borç stokunun düşmesiyle ilgili köklü çözüm bulunamadı. AB'nin tümünde işsizlik artmaya devam ediyor. Büyüme oranları negatif. Küçük bir büyüme bekleniyordu onun da olmayacağını görüyoruz.''
Avrupa Birliği'nin Türkiye için önemli bir ihracat pazarı olduğuna işaret eden Babacan, şunları aktardı:
''G-20 toplantılarında da Avrupalı dostlarımıza söyledik; 'asla rehavete düşmeyin, gerekeni yapın. Fırsat penceresini yakaladığınızda gerekli adımları atın' diye ilgililere gerekli uyarılarımızı yaptık. ABD'de mayıs ayına kadar geçici çözüm üretildi ama mayıs ayı yaklaştıkça hem mali uçurum hem de borç tavanı yine tartışma konusu haline gelecek. Japonya'ya gelindiğinde hükümet ile MB arasındaki tartışmalar güven ortamına büyük zarar verdi. Önümüzdeki dönemde Japonya'da da daha bir tek seslilik olmasını umuyoruz. 2012 yılında küresel ekonominin büyümesi beklenenin altında kaldı. Avro Bölgesi yıl başındaki beklentinin 1,5 puanın altında, gelişmekte olan ülkelerde de 1 puana yakın altında gerçekleşecek.''
''Türkiye için güven göstergeleri iyi noktada''
Türkiye'nin 2012 yılında da asla ihtiyatı elinden bırakmadığını belirten Babacan, şunları kaydetti:
''Bunun sonucunda büyümemiz belki yıl başında koyduğumuz tahminlerin bir miktar altında kalacak. Şunu da unutmamalıyız ki 2012 yılında Türkiye'deki toplam istihdam tam 1 milyon arttı. Enteresan bir şekilde bunun tam da yarısı, 500 bini kadın. 2012 yılı belki bizim yakın tarihimizde kadınların işgücüne en yüksek oranda katıldığı bir yıl oldu. 2012 yılı 44 yılın en düşük enflasyonunu gördüğümüz bir yıl oldu. 2012 yılı, cari açığımızın 4 puan düştüğü bir yıl oldu. Tüm güven göstergeleri Türkiye için iyi noktada bulunuyor. 2012 yılı kendi içimizde yeniden dengelenme, istikrarı önceleme, zemini kuvvetlendirme ve 2013 sonrası için de sağlam bir zeminde sürdürülebilir bir büyümeyi elde etmek için kritik bir yıl oldu.''
Babacan, 2013 yılı için OVP'de ilan ettikleri büyüme tahmininin yüzde 4 olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
''Farklı büyüme tahminleri olabilir ama bu işin resmi olan rakam yüzde 4'tür. Bunun yarısının iç tüketimden yarısının da dış talepten geleceğini bekliyoruz. İçeriyle dışarının daha dengeli olduğu büyüme kompozisyonu bekliyoruz. Özellikle iç tüketim, hele hele 'ölçüsüz bir şekilde kredi artışına' dayanan bir iç tüketimi de kontrol etmek için gerektiğinde gerekli adımları atacağız. Bir yandan Merkez Bankası, bir yandan BDDK, bir yandan hükümetimiz özellikle iç tüketimdeki artışın ölçülü olması konusunda hassas olacak.''
Babacan, Türk Eximbank Genel Müdürlüğü'nün Ümraniye'deki yeni hizmet binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, dış talepten gelen büyümeye sonuna kadar açık olduklarını belirterek, ''İhracatımız OVP'deki gibi 158 milyar doların üzerine çıkarsa, ya da ihracatçılarımızın kendisi için koyduğu 160 milyar dolarlık hedefin de üzerine çıkarsa ve buradan da ilave büyüme gelirse kuşkusuz, bunun çok çok iyi olacağını, bu şekilde yüzde 4'ün de üzerinde gidecek bir büyümeye de açık olduğumuzu ifade etmek istiyorum'' dedi.
OVP'de hep muhafazakar tarafta kaldıklarını, tahminlerini yaparken beklenen senaryonun biraz daha kötümser tarafında durduklarını ifade eden Babacan, ''Biz ihtiyatlı gidelim ki bunun üzerine gelişme olursa da hep beraber sevinelim. Aksi halde beklentileri çok yükseltip daha sonra o beklentilere ulaşamamak da ekonomi yönetimi açısından bir başarısızlıktır'' diye konuştu.
Daha yüksek hedeflerden bahsederken o anda belki herkesin hoşuna gidebileceğini dile getiren Babacan, ''Gönüllere hoş gider, ancak beklentiyi yükseltip hedefi koyduğunuz zaman takvimi sonunda o hedefe ulaşamazsanız, ciddi bir hayal kırıklığını beraberinde getirir. Onun için ölçülü gideceğiz ve gerçekçi hedeflerle hareket edeceğiz. Eğer sürprizler olursa olumlu tarafta olsun'' şeklinde konuştu.
Babacan, Türkiye'nin özellikle uluslararası ilişkilerde dış politikada izlediği çizginin ülkenin dışa açılmasında önemli katkı sağladığını vurguladı. 2008 yılında Afrika'da büyükelçilik sayısının 12 olduğunu ve o dönemde çeşitli kurumlardan raporlar aldıklarını anlatan Babacan, raporlar sonucunda 34 ülke tespit ettiklerini ve geçen ay itibariyle 34 büyükelçilik sayısına ulaştıklarını ifade etti.
Sadece Afrika'da değil, dünyanın çeşitli yerlerinde büyükelçilik binası açtıklarını belirten Babacan, ''Bunlar hep ihracatçılar ve iş dünyası için güvencedir. Orada bir Türk Bayrağı'nın resmen dalgalanıyor olması güven verir'' dedi.
''Ülkelere yapılan ziyaretler iş adamlarının önünü açıyor''
Türk Hava Yolları'nın da dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi olduğunu anımsatan Babacan, bunun da iş dünyası için çok büyük bir fırsat olduğunu söyledi.
Babacan, dünyada bölgesel birçok işbirliği ve ortaklık kurduklarını hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın yurt dışına yaptığı ziyaretlerin iş dünyasının o ülkelerde iş yapmasını kolaylaştırdığını, iş adamların önünü açtığını vurguladı.
Ali Babacan, ''Bir ülkeye program olduktan sonra takip edin, en geç üç-beş sene içerisinde bambaşka yerlere gidiyor işler. İhracat ve yatırım artıyor. Bizim AB'ye olan ihracatımızın toplam ihracattaki payı geçen yıl yüzde 38,8 idi. Bir önceki yıl ise yüzde 46,2 idi. Pasta büyüyor. Pasta nereden büyüyor- Ortadoğu ve Afrika'dan. Afrika ve Ortadoğu'ya ihracatımızın toplam ihracattaki payı yüzde 36,6. Bu coğrafi çeşitlendirme bizim ihracatımız ve ekonomik yapımız açısından son derece önemli. AB'ye olan aşırı bağımlılığın hızla azaltılması çok çok kritik olacak önümüzdeki dönemde'' diye konuştu.
Türkiye'nin 2023 yılı ihracat hedeflerine ve toplam büyüme hedeflerine ulaşmada en önemli kurumlardan birinin Eximbank olacağının altını çizen Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu aynı zamanda ihracatta yapısal bir dönüşmeyi de ifade edecek. Sadece coğrafi değil, ürün bazında da çeşitlendirme son derece önemli olacak. Eximbank da o konuda sektör bazında farklı uygulamalarla bu dönüşümün öncüsü olacak. Önümüzdeki dönem çok önemli fırsatları içeren bir dönem. Bu kritik dönemde Eximbank'ın Genel Müdürlüğü'nün İstanbul'da olması bu işe yeni bir ivme kazandıracak. Tabii Ankara'yı da unutmayacak, İç Anadolu'da güzel bir bölge müdürlüğü hizmete girecek, İzmir'de bölge müdürlüğü ve çeşitli yerlerde temsilcilikleri olacak.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder