Eker, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile AA editörlerinin sorularını yanıtladı.
Bakan Eker, ''Balıkçılıkta yapılan yeni düzenlemeye sektörden bazı eleştiriler geldi. Derinlik mesafesinin artırılmasının balık tutmayı zorlaştırdığını, giden balıkların Yunanistan'da avlandığını söylüyorlar. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine, bu eleştirilerin çok haklı olmadığını söyledi.
''Yunanistan'ın bizden kaçan balıkları hiçbir şekilde avlama şansı yok'' diyen Eker, ''Çünkü derinlik, bizim 24 metreye çıkarıp da şu anda balıkçılarımızın şikayet ettiği husus, Yunanistan'da 50 metre. Biz 18 metreden 24'e çıkardık. Bizimkiler kızıyor, 'Niye 24 yaptınız' diyor. Halbuki Yunanistan'da 50 metre. Onun için hiçbir şekilde gerçek de değil doğru da değil. Avrupa'nın bütün ülkelerinde 50 metredir o'' şeklinde konuştu.
''Balık fiyatları tüketicinin memnun olacağı düzeye indi''
Düzenlemenin amacını anlatan Bakan Eker, şöyle devam etti:
''Sahilde, kıyı alanlarında ve çok derin olmayan sularda yavru balıklar, yumurtalar vs. var. Balıkları korumamaz lazım. Eğer gelecekte mevcut balıkçılarımızın çocukları ve torunları da balıkçılık yapacaksa, bu tedbirleri almamız lazım. Hayır 'Biz 30, 40, 50 sene sonra balıkçılık yapmayacağız, Karadeniz'de, Akdeniz'de, Marmara'da balık diye bir şey bırakmayacağız, 10-20 yıl içinde bitireceğiz' gibi bir kararımız varsa o zaman bu şartları aramayalım. Böyle bir şey yok. Çünkü doğru değil.
Mesela bu göç balıklarında en çok söylenen hususlardan birisi palamuttur. Akdeniz mıntıkasındaki toplam palamut balığının yüzde 90'ını Türkiye avlıyor. Tur atıyor, gidiyor, geliyor, bizimkiler avlıyor. Onun için gerçekçi değil.''
Amaçlarının sürdürülebilir bir avcılık politikası uygulamak olduğuna işaret eden Eker, ''Biraz balıkların büyümesine, yuvalarının bozulmamasına yardımcı olmamız lazım. Böylece daha çok balık yiyelim. İlk bir iki gün, özelikle endüstriyel balıkçılar, yani büyük teknelerde balık avlayanlar, onların şöyle bir şeyi oldu, 'Balık kalmayacak, bulamayacağız, çok pahalı olacak' falan. Aksine, ikinci gün gittiler, çok balık avlandı. O avlananlarla da balık fiyatları tüketicinin memnuniyetini gerektirecek düzeye indi'' dedi.
''Türkiye'nin 100 milyon doların üzerinde tohum ihracatı var''
Eker, başka bir soru üzerine de Türkiye'nin artık 100 milyon doların üzerinde tohum ihracatı olduğunu vurguladı.
Edirne'de geçen hafta çeltik müdahale fiyatını açıkladığını dile getiren Eker, şöyle devam etti:
''Orada Uluslararası Çeltik Çalıştayı vardı ve çok sevindiğim bir şey oldu. Bulgaristan Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı, çalıştayda çıktı bir konuşma yaptı. 'Bugün Bulgaristan'da üretilen çeltiğin yüzde 70'inin tohumu Türkiye'den gelen çeşitlerden sağlanıyor' dedi ve teşekkür etti. Sadece Bulgaristan'a değil şu anda dünyanın birçok ülkesine, Türkiye'de yetiştirilen, geliştirilen, tescil edilen ve uluslararası piyasada talebi olan tohumlar artık geliştiriliyor.''
Bunun, 2004 yılında çıkardıkları yasanın ardından uygulanan bir projenin sonucu olduğunu belirten Eker, ''Onlarca çeşit, hububatta da bakliyatta da çeltikte de diğer bütün alanda. Mesela sadece çeltikte, 14 yeni çeşit tescil edildi'' diye konuştu.
Türkiye'deki tohum firmalarının, ülkenin bulunduğu kuzey yarım kürede kış olduğu dönemde, yaz mevsiminin yaşandığı güney yarım küre ülkelerine gidip arazi kiralayarak orada tohum yetiştirdiklerini anlatan Eker, Türkiye'nin artık bu noktaya geldiğine dikkati çekti.
''Böylece bütün yıl boyunca tohum yetiştiriliyor'' diyen Bakan Eker, bu konuda üniversitelerle de işbirliği yaptıklarını, ayrıca Ar-Ge yatırım ve desteklerini çok artırdıklarını bildirdi.
TÜBİTAK'tan en çok istifade eden kamu kuruluşu
Bakanlığının 58 araştırma enstitüsü olduğunu ifade eden Eker, onların tamamının üniversitelere ve özel sektöre açtıklarını kaydetti.
Eker, şöyle devam etti:
''Bizim alt yapımızdan istifade edebiliyorlar. Müşterek çalışmalar, projeler yapıyoruz. Mesela şunu söyleyeyim, çok iftihar ettiğimiz bir konu. Kamu kuruluşları içinde TÜBİTAK'ın en büyük müşterisi Tarım Bakanlığı'dır. Bunun tercümesi şu, TÜBİTAK'ın araştırma fonlarından en fazla parayı alan bakanlık, Tarım Bakanlığı'dır.''
Özel sektörle de proje ortaklığı yaptıklarını dile getiren Eker, ''Ama kurum olarak Tarım Bakanlığı, TÜBİTAK'ın bu alanda kaynaklarından en çok istifade eden kamu kuruluşu. Bu da bizim için iftihar meselesi. Yani TÜBİTAK'ın da büyük parasını biz alıp, araştırma projelerinde kullanıyoruz, bunların çoğu da tohum geliştirme projeleri'' dedi.
''Diyarbakırspor'un kayyuma kalması çok üzücü''
Bakan Eker, ''Diyarbakırspor'un durumu hakkındaki düşüncelerinin'' sorulması üzerine de çok üzüldüğünü belirterek, ''Bir ilin, Diyarbakır gibi geçmişte Süper Lig'de oynamış takımının, bu şekilde kayyuma kalması çok üzücü'' ifadelerini kullandı.
Her şehirde belediye, vatandaşlar, spor gönüllülerinin biraraya gelerek takımlarını desteklediğine işaret eden Eker, şunları kaydetti:
''Diyarbakır'da mesela belediyenin Diyarbakırspor'a bir katkısı, etkisi, olumlu manada bir şeyi maalesef pek olmuyor. Dolayısıyla kime kalıyor- Valiliğe, milletvekillerine kalıyor. Onlar birtakım çabalar içine giriyor. Biz de çok uğraştık. Diyarbakırspor taraftarları bunu bilir, ama bir yere kadar götürürsün. Sonuçta bu, bütünüyle valiliğin veya milletvekillerinin desteğiyle yürüyecek bir iş değildir.
Çağrım da var arkadaşlara, çok rica da ettim çok kişiye, 'yardımcı olun' diye. Ama hani derler ya 'taşıma suyuyla değirmen dönmez' hesabı. Sonuçta oradaki kitlenin bunu alıp, ileriye taşıması lazım.''
Bakan Eker, ''Balıkçılıkta yapılan yeni düzenlemeye sektörden bazı eleştiriler geldi. Derinlik mesafesinin artırılmasının balık tutmayı zorlaştırdığını, giden balıkların Yunanistan'da avlandığını söylüyorlar. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine, bu eleştirilerin çok haklı olmadığını söyledi.
''Yunanistan'ın bizden kaçan balıkları hiçbir şekilde avlama şansı yok'' diyen Eker, ''Çünkü derinlik, bizim 24 metreye çıkarıp da şu anda balıkçılarımızın şikayet ettiği husus, Yunanistan'da 50 metre. Biz 18 metreden 24'e çıkardık. Bizimkiler kızıyor, 'Niye 24 yaptınız' diyor. Halbuki Yunanistan'da 50 metre. Onun için hiçbir şekilde gerçek de değil doğru da değil. Avrupa'nın bütün ülkelerinde 50 metredir o'' şeklinde konuştu.
''Balık fiyatları tüketicinin memnun olacağı düzeye indi''
Düzenlemenin amacını anlatan Bakan Eker, şöyle devam etti:
''Sahilde, kıyı alanlarında ve çok derin olmayan sularda yavru balıklar, yumurtalar vs. var. Balıkları korumamaz lazım. Eğer gelecekte mevcut balıkçılarımızın çocukları ve torunları da balıkçılık yapacaksa, bu tedbirleri almamız lazım. Hayır 'Biz 30, 40, 50 sene sonra balıkçılık yapmayacağız, Karadeniz'de, Akdeniz'de, Marmara'da balık diye bir şey bırakmayacağız, 10-20 yıl içinde bitireceğiz' gibi bir kararımız varsa o zaman bu şartları aramayalım. Böyle bir şey yok. Çünkü doğru değil.
Mesela bu göç balıklarında en çok söylenen hususlardan birisi palamuttur. Akdeniz mıntıkasındaki toplam palamut balığının yüzde 90'ını Türkiye avlıyor. Tur atıyor, gidiyor, geliyor, bizimkiler avlıyor. Onun için gerçekçi değil.''
Amaçlarının sürdürülebilir bir avcılık politikası uygulamak olduğuna işaret eden Eker, ''Biraz balıkların büyümesine, yuvalarının bozulmamasına yardımcı olmamız lazım. Böylece daha çok balık yiyelim. İlk bir iki gün, özelikle endüstriyel balıkçılar, yani büyük teknelerde balık avlayanlar, onların şöyle bir şeyi oldu, 'Balık kalmayacak, bulamayacağız, çok pahalı olacak' falan. Aksine, ikinci gün gittiler, çok balık avlandı. O avlananlarla da balık fiyatları tüketicinin memnuniyetini gerektirecek düzeye indi'' dedi.
''Türkiye'nin 100 milyon doların üzerinde tohum ihracatı var''
Eker, başka bir soru üzerine de Türkiye'nin artık 100 milyon doların üzerinde tohum ihracatı olduğunu vurguladı.
Edirne'de geçen hafta çeltik müdahale fiyatını açıkladığını dile getiren Eker, şöyle devam etti:
''Orada Uluslararası Çeltik Çalıştayı vardı ve çok sevindiğim bir şey oldu. Bulgaristan Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı, çalıştayda çıktı bir konuşma yaptı. 'Bugün Bulgaristan'da üretilen çeltiğin yüzde 70'inin tohumu Türkiye'den gelen çeşitlerden sağlanıyor' dedi ve teşekkür etti. Sadece Bulgaristan'a değil şu anda dünyanın birçok ülkesine, Türkiye'de yetiştirilen, geliştirilen, tescil edilen ve uluslararası piyasada talebi olan tohumlar artık geliştiriliyor.''
Bunun, 2004 yılında çıkardıkları yasanın ardından uygulanan bir projenin sonucu olduğunu belirten Eker, ''Onlarca çeşit, hububatta da bakliyatta da çeltikte de diğer bütün alanda. Mesela sadece çeltikte, 14 yeni çeşit tescil edildi'' diye konuştu.
Türkiye'deki tohum firmalarının, ülkenin bulunduğu kuzey yarım kürede kış olduğu dönemde, yaz mevsiminin yaşandığı güney yarım küre ülkelerine gidip arazi kiralayarak orada tohum yetiştirdiklerini anlatan Eker, Türkiye'nin artık bu noktaya geldiğine dikkati çekti.
''Böylece bütün yıl boyunca tohum yetiştiriliyor'' diyen Bakan Eker, bu konuda üniversitelerle de işbirliği yaptıklarını, ayrıca Ar-Ge yatırım ve desteklerini çok artırdıklarını bildirdi.
TÜBİTAK'tan en çok istifade eden kamu kuruluşu
Bakanlığının 58 araştırma enstitüsü olduğunu ifade eden Eker, onların tamamının üniversitelere ve özel sektöre açtıklarını kaydetti.
Eker, şöyle devam etti:
''Bizim alt yapımızdan istifade edebiliyorlar. Müşterek çalışmalar, projeler yapıyoruz. Mesela şunu söyleyeyim, çok iftihar ettiğimiz bir konu. Kamu kuruluşları içinde TÜBİTAK'ın en büyük müşterisi Tarım Bakanlığı'dır. Bunun tercümesi şu, TÜBİTAK'ın araştırma fonlarından en fazla parayı alan bakanlık, Tarım Bakanlığı'dır.''
Özel sektörle de proje ortaklığı yaptıklarını dile getiren Eker, ''Ama kurum olarak Tarım Bakanlığı, TÜBİTAK'ın bu alanda kaynaklarından en çok istifade eden kamu kuruluşu. Bu da bizim için iftihar meselesi. Yani TÜBİTAK'ın da büyük parasını biz alıp, araştırma projelerinde kullanıyoruz, bunların çoğu da tohum geliştirme projeleri'' dedi.
''Diyarbakırspor'un kayyuma kalması çok üzücü''
Bakan Eker, ''Diyarbakırspor'un durumu hakkındaki düşüncelerinin'' sorulması üzerine de çok üzüldüğünü belirterek, ''Bir ilin, Diyarbakır gibi geçmişte Süper Lig'de oynamış takımının, bu şekilde kayyuma kalması çok üzücü'' ifadelerini kullandı.
Her şehirde belediye, vatandaşlar, spor gönüllülerinin biraraya gelerek takımlarını desteklediğine işaret eden Eker, şunları kaydetti:
''Diyarbakır'da mesela belediyenin Diyarbakırspor'a bir katkısı, etkisi, olumlu manada bir şeyi maalesef pek olmuyor. Dolayısıyla kime kalıyor- Valiliğe, milletvekillerine kalıyor. Onlar birtakım çabalar içine giriyor. Biz de çok uğraştık. Diyarbakırspor taraftarları bunu bilir, ama bir yere kadar götürürsün. Sonuçta bu, bütünüyle valiliğin veya milletvekillerinin desteğiyle yürüyecek bir iş değildir.
Çağrım da var arkadaşlara, çok rica da ettim çok kişiye, 'yardımcı olun' diye. Ama hani derler ya 'taşıma suyuyla değirmen dönmez' hesabı. Sonuçta oradaki kitlenin bunu alıp, ileriye taşıması lazım.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder